Pera Palas salonlarında Yüksek Ticaret okulu’nun yıllık çayı yapılıyor.
Ben de Yüksek Ticaretli, bir akrabamın yanında bu toplantıdayım.
Bir haber duyuluyor bir ara:
“Atatürk geliyor kimse gitmesin.”
Bütün gözler kapıya çevrilmiş. Sevinç ve heyecan içinde bekliyoruz. Az
sonra büyük Önder ve yanındakiler salondan içeri giriyorlar. Üzerinde lacivert renkte bir elbise var.
Müzik başlayınca Atatürk’ün Yüksek Ticaretli bir bayanla dans etmek istediği haberi geliyor. Kızlar, bu büyük yakınlık göstergesi karşısında şaşırmışlar. İlk olarak Merkez Bankası memurlarından Yüksek Ticaretli Cavidan
cesaretle kalkıyor. Heyecanla gidip Atatürk’ün elini öpüyor. Dansa başlıyorlar. Cavidan elini öpüp yerine oturduğunda hâlâ sevinç ve heyecandan titreyerek:
– Hayatımın en mutlu, en unutulmaz dakikalarını yaşadım, çok bahtiyarım, diyordu.
Uzun bir yemek masası kuruldu. Atatürk gençlerle birlikte oturmak istediklerini buyurdu. Masanın etrafına toplandık. Bir yandan yenilip, içiliyor, bir
yandan sohbet ediliyor.
Atatürk, sözü edebiyata getirerek Tevfik Fikret’i uzun uzun anlattı ve :
– Gençler, Fikret’i okuyun ve çok sevin, dedi.
Sonra bizlerden, Fikret’in Ferda adlı şiirini okumamızı istedi. Ancak Başöğretmen karşısında kimse okumaya cesaret edemiyordu. Okuyacak kimse çıkmayınca O, insanı içinden saran büyülü sesiyle Ferda’yı okudu ve açıkladı.
(İlhan Geçer)
Cemil Sönmez, Atatürk’te Edebiyat Sevgisi, Ankara: Kültür Bakanlığı 1998.