Doğduğu günü bulmaya çalışan devrinin araştırmacısı, Milli Eğitim
Bakanlığı Talim Terbiye Başkanı İhsan (Sungu) Hoca’ya:
– Sene belli… Gününü de tespit ederseniz kutlamaya kalkarlar. Padişaha benzemek istemem… demiş.
Kendisinin insan üstü varlık olduğunu söyleyenlerden hiç hoşlanmazdı.
Ünlü Alman biyografi üstadı Emil Ludvig, çocukluğuna ait hatıralarını tespit
ediyordu. Aradığı onda genetik ve bireysel yeteneklerdi. Elde ettiği sonuçlara bireysel ölçütler bulabilmek için…
Yanında olan çocukluk arkadaşı ve sözünü hiç sakınmayan Nuri Conker’e
döndü:
– Nuri bu tarih üstadına benim çocukluk senelerimi lütfen anlat…
Conker rahatça:
– Kovalamaca, askerlik, kaydırak oynar, yazın mısır tarlasında karga
avlardık. O’nun farkı, biz gevezelik eder veya uyuklarken kitap okuması idi.
Atatürk Alman tarihçisine döndü:
– Gerçek işte budur. Ben de insanlar üstü yetenekler aramaya kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, TÜRK OLARAK DÜNYAYA GELMEMDİR!
Cemal Kutay, Atatürk’ün Son Günleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları 1981, s. 123

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.