Mustafa, şerefi üzerine titreyen onurlu bir çocuktu. Mahallesinde
sokak oyunlarını seyreder, fakat katılmazdı. O zamanki arkadaşlarının anlattığına göre bir gün komşu çocukları “birdirbir” oynuyorlarmış.
Kendisini de çağırmışlar:
– Gel sen de oyna demişler
Mustafa:
– Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş.
Arkadaşları:
– Ama eğil de atlayalım, demişler.
Mustafa olmaz anlamında başını sallayarak:
– Ben kimsenin önünde eğilmem! Üstümden böyle atlayabilirseniz atlayın!
Falih Rıfkı Atay, Babanız Atatürk, İstanbul: Bateş Yay., 1980, s. 11.
Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.