Hepiniz bilirsiniz ki, savaşın sonuna doğru Amerika Cumhurbaşkanı Wilson, on dört maddeden oluşan bir programla ortaya çıktı. Bu program her ulusun kendi yazgısına egemenliğini güven altına alıyordu. Programın on ikinci maddesi ise, yalnız Türkiye ile, devletimiz ve ulusumuzla ilgilidir. Wilson bu madde ile Türkiye’nin, ulusumuzun tam egemen olması gerektiğini belirttikten sonra bir iki koşul da eklemiştir. O koşullar şunlardır: Aramızda yaşayan Hristiyan azınlıkların güvenliklerinin ve özgürce gelişmelerinin sağlanması; bir de, Boğazların açık bulundurulması. Bütün İtilaf Devletleri Wilson’un ilkelerini kendi çıkarlarına uygun buldukları gibi, bizim devletimiz de, bu on ikinci maddeyi kabulde bir sakınca görmedi ve kabul etti. Bu gerçekten kabul edilebilecek bir ilkedir. Çünkü Wilson’un istediği gibi Hristiyan azınlıklarının güvenliği, can ve malları, her türlü hakları ve özgürce gelişmeleri ile ilgili gereken her şey devletimiz ve ulusumuzca zaten öteden beri gözetilmişti. Gerçekte, Hristiyan azınlıkların Osmanlı Devleti ve ulusunun bağrında eriştikleri ayrıcalıklar üç yüz yılı aşkın bir süredir fazlasıyla vardır. Onun için bu koşul bizim için yeni bir şey değildir.
Ocak 1920, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II. Cilt

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.