Efendiler; biz bir amaç takip ediyoruz. Bu amacımız öteden beri çeşitli vesilelerle ifade edilmiştir. Ben şimdi de onu tekrar ediyorum : Milletin, devletin istiklâlini muhafaza etmek. Bunun içinde namus ve şeref tamamen dahil olacaktır. Bundan başka amacımız ulusumuzun bağımsız olarak belirli sınırlar içindeki bütünlüğünü korumaktır. Bunun için savaşıyoruz. Baylar, ülkemizin ellide biri değil, bütünü yıkıntı halinde kalsa, tümü ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunmayı sürdüreceğiz. Onun için iki karış yer alınmış, üç beş köy yıkık hale gelmiş diye bağırıp durmak gerekmez. Ben size açık söyleyeyim: Baylar, düşman bazı yerleri ele geçirmiştir; bunun üç katını daha ele geçirebilir. Ancak bu durum bizim inancımızı hiçbir zaman sarsamayacaktır.
Temmuz 1920, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I
Geçen gün bana zırhlı savunma hatlarından söz ediliyordu; tutalım ki Maginot’dan. Benim düşüncem belki biraz aykırı düşecek ama, üzerinde durarak belirtmek isterim ki, ben bu hatların yararına inanmıyorum. Çünkü savaşı insanlar yapar; bunun için insanların toprak üzerinde bulunmaları gerekir. Köstebek gibi toprak altında, beton borularda veya zırhlı kulelerde oturtabilecek kuvvet, önceden savaş dışı edilmiş bir kuvvet sayılmalıdır. Manevra yeteneğini kendi kendine yok etmiş olmakla bir savaşta yenilgiden başka ne beklenebilir, bilmem.
Mart 1938, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II