10 Temmuz devrimi zorba bir hükümdarla ulus arasında, ne de olsa sınırlama ve koşullar yoluyla denge arayan bir görüş elde etmeye yönelikti. Oysa bizim devrimimiz meşrutiyet yönetimini bile ulusun özgürlük ve bağımsızlığı için yeter saymaz. Ve sınırsız, koşulsuz egemenliği ulusun sorumluluğunda tutan köklü bir ilkeye dayanır. Bu ilkenin ilgili bulunduğu biçim hiç bir zaman eski biçimlerle karşılaştırma kabul etmez. Bu iki devrim arasındaki fark tanımlanamayacak kadar büyüktür, sanırım. Birincisi, ulusun huyu gereği aradığı özgürlük havasını teneffüs ettirdiğini sandıran bir harekettir. Fakat ikincisi ulusun özgürlük ve egemenliğini eylemli ve maddi olarak birleştirip ilan eden mutlu bir devrimdir; ve kuşkusuz, yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada önemli sayılmaya değer bir yeniliktir.
Aralık 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
“Devrimin yasası var olan yasaların üstündedir. Biz öldürülmedikçe, bizim kafalarımızdaki akım durdurulmadıkça başladığımız devrim ve yenilik ve devrim yasası bir an bile durmayacaktır.
1923, Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı
Gerçek devrimciler, ilerleme ve yenilik yolunda bir devrime yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilimi kavrayabilenlerdir. Bununla ilgili olarak şunu da söyleyeyim ki, Türk ulusunun son yıllarda gösterdiği hayranlık uyandıran başarılarının, yaptığı siyasal ve toplumsal devrimlerin gerçek sahibi kendisidir; sizsiniz. Ulusumuzda bu yetenek ve gelişme duygusu doğal olarak var olmasa idi, onu yaratmaya hiçbir güç yetmezdi. Herhangi bir gelişme durumunda bulunan bir topluluğu bu durumdan çıkarıp damdan düşer gibi herhangi bir gelişme aşamasına ulaştırmanın olanağı olmadığını açıklamaya elbette gerek yoktur.
Ağustos 1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
“Devrimin amacını kavramış olanların onu her zaman korumaya güçleri yetecektir.”
1925, Cumhuriyet Gazetesi’nde 10 Kasım 1949 yılında yayınlanmıştır.
Fransız ihtilali bütün dünyada özgürlük düşüncesini estirmiştir ve bu düşüncenin günümüzde ana kaynağıdır. Fakat o tarihten beri insanlık ilerlemiştir. Türk demokrasisi Fransız ihtilalinin açtığı yolu izlemiş, ancak kendisine özgü ayırt edici niteliğiyle gelişmiştir. Çünkü her ulus devrimini toplumsal ortamının baskıları ve ihtiyacına olan hal ve duruma ve bu ihtilal ve devrimin zamanına uygun olarak yapar.
8 Mart 1928, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi
Ülkenin ve devrimlerin içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı bütün ulusçu ve cumhuriyetçi güçlerin bir araya gelmeleri gerekir.
Mart 1931, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III