Bağımsızlık ve saygınlığını dünyaya tanıtmak nitelik, değer ve gücünde olan ulusların uygarlık yolunda hızlı ve başarılı adımlarla ilerlemek yeteneklerini kabul etmek gerekir. Gerçi bir toplumun zamanla kökleşmiş töre ve görenekleri, duyguları ve görüşleri önemlidir. Bu bakımdan, toplumlar girişken bireyler üzerinde adeta buyurucu ve egemen bir etki yaparlar. Fakat doğuştan olan yetenek ve değeri gelişme ve yükselişe erişmiş uluslar, uygarlığın bugünkü ilerlemelerinden esinlenip yararlanmış olan aydın evlatları yolu ile geçmişte yitirdikleri fırsatların yol açtığı gecikmeleri karşılama çaresini bulmakta gecikmezler. Bu konuda topluma iyi yürekle yol göstermenin etkili ve verimli olduğunda kuşku yoktur. Ulusal örgütümüzün bugün güttüğü amaç, yurdun parçalanmasından ve ulusun esirlikten kurtarılmasına yöneliktir. Tanrının izniyle yakın bir zamanda ulusal örgüt bu amaca erişme yolunda üstlendiği yurt görevini yerine getirecektir. Fakat görevini tamamlamış sayılacak mıdır? Bence, bundan sonra da yurtla ilgili çok önemli görevlerimiz vardır. Özellikle içteki durumumuzu düzelterek uygar uluslar arasında etkin bir üye olabileceğimizi eylemli olarak kanıtlamak gerekir. Bu amaç yolunda başarılı olmak için siyasal alanlarda çalışmalardan çok toplumsal alanda çalışmalara ihtiyaç vardır. Ulusal örgütümüzün böyle bir amaç için nasıl bir biçim alması gerekeceğini, kuşkusuz, ulusumuzun genel istekleri belirtip sağlayacaktır. Şimdilik “Heyeti Temsiliye” (Temsilciler Kurulu) milletvekilleri güven içinde görevlerini yapacaklarının gerçekleşeceği güne kadar görevlerini eskisi gibi sürdürecektir.
Temmuz 1920, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Gözlerimizi kapayıp herkesten ayrı kendi başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgimiz olmadan yaşayamayız. Tersine, ileri, uygar bir ulus olarak uygarlık alanının içinde yaşayacağız. Bu, ancak bilim ve teknikle olur. Bilim ve teknik neredeyse oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına yerleştireceğiz. Bilim ve teknikte hiçbir sınırlama ve koşul yoktur. Akla uygun hiçbir kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin ve inanışların korunmasında direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerleme yolunda bağları ve koşulları aşamayan uluslar yaşamın akla uygun olduğunu ve eyleme dayandığını göremezler. Yaşamı geniş kapsamıyla gören ulusların egemenliği altına girip onlara esir olmaktan kurtulamazlar.
Ekim 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Tarihi yapan akıl, mantık, düşünüş, görüş değil, belki bunlardan çok duygulardır. Düşmanlarımızın bizimle ilgili ve yüzyıllar boyunca yoğunlaşan duygularını yalnız bugünkü olaylarla silebileceğimizi sanmak gerçekçi bir tutum olmaz. Biz bunu zaferlerle değil, ancak bugünkü ilerlemeleri kabul etmek, bugünkü bilimin ve uygarlığın gerektirdiği şeylerin hepsine erişmek ve bütün uygar ulusların bilim ve kültür düzeyine eylemli olarak varmakla yapacağız.
Mart 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Daha kurtulmuş değiliz: atılan adımlar bundan sonra atılması gereken adımların başlangıcıdır. İnsan, daha başlangıçta iken, sonuca vardığını ileri sürerse dünyanın en derin aymazlığı içine dalmış olur. Biz daha çok adımlar atmak zorundayız. Bu adımlar hem çok hızlı, hem uzun olmalıdır. Bu nedenle bu adımları doğru ve belirli bir doğrultuda atabilmek için kendi yazgımıza kendimiz sahip olmalıyız.
Ocak 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II