Vatan, yani üzerinde yaşadığımız topraklar, toprak olmanın ötesinde anlamlar taşır. Acı tatlı bütün anılar onunla başlar onunla biter. Onsuz insanların kimliği yoktur, tutsak ve köleden öte…Özgürlük kara toprağa kanlarını akıtan vatanlaştıranların hakkıdır. Bu uğurda canlarını seve seve verenler, ölümlerin en kutsalı olan “şehit” mertebesiyle taçlandırılırlar. Vatanı kaybetmek atayı, kendini, evlâdını, suyunu, ekmeğini, aşını, nefesini hepsinden öte kimliğini kaybetmektir Türk ulusunun tarih boyunca özgür yaşamasının sırrı bu gerçeğin bilincinde olmasıdır.
Vatanların en güzeli olan Türkiye’nin var olmasına emeği, bilgisi ve düşüncesiyle en büyük katkıyı yapan şüphesiz Türk milletinin ATA’sı ATATÜRK’tür. Aşağıdaki anekdot bu büyük insanda vatan sevgisinin nasıl bayraklaştığını, her şeyin nasıl vatanla anlam kazandığını yansıtması açısından önemlidir:
ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya geçtikten ve Erzurum Kongresi’ni yaptıktan sonra Sivas’a dönmüş, orada ikinci kongreyi açmıştı. Bu sırada lise binasında yatıyor; çalışıyor, toplantılar yapıyordu. En basit ihtiyaçlarını bile temin edecek hâlde değildi; bazı geceler sabahlara kadar küçük petrol lâmbasının cılız ışığında çalışıyordu.
Bir aralık lise binasına baskın yapılacağı ve ATATÜRK’ün yakalanıp asılacağı hakkında şehirde haberler dolaşmaya başladı.
ATATÜRK’ün hizmetini basit fakat temiz ruhlu, fedakâr bir Türk genci yapıyordu. Bu delikanlının babası gizli ve sık sık geliyor; oğluna:
-Etme, eyleme; evine dön; bugün yarın şehir basılacak; Mustafa Kemal ve arkadaşları yakalanacak. Onlar her şeyi göze almışlar; sen aileni düşün, diyordu.
ATATÜRK bu geliş gidişin farkına vardı; bir gün delikanlıyı yanına çağırdı ve sordu:
-Sık sık sana gelen kimdir?
-Babam!…
-Ne istiyor?
Delikanlı her şeyi anlattı. O zaman ATATÜRK, ona doğru biraz daha ilerledi; elini omzuna koydu ve dedi ki:
-Hizmetinden memnunum, fakat baba hakkı büyüktür. Mademki razı olmuyor, git! Git, fakat babana söyle ki, vatan elden giderse evlâdın ne önemi kalır?
Banoğlu; s. 87-88.