Tarihe baktığımızda ileriye dönük olumlu değişimlerin kolay gerçekleşmediğini görürüz. İnsanlar, çoğu zaman kendi yararlarına da olsa eski alışkanlıklarının etkisiyle değişim ve yeniliklerin karşısında olmuşlardır. Bu olumsuz alışkanlık kimi toplumların geri kalmasına kimilerinin de esaretine neden olmuştur. Geniş bir tarih bilincine sahip olduğundan dolayı bu gerçeği iyi tahlil eden ATATÜRK, yapmayı düşündüğü devrimleri uzun bir sürece yaymadan kısa bir zaman diliminde gerçekleştirmiştir. ATATÜRK’ün, toplumsal değişimler konusundaki yaklaşımının ne kadar sağlıklı ve isabetli olduğunu göstermesi açısından aşağıdaki anekdot fikir vericidir:
Yeni Türk alfabesinin ilk şekillerini kendisine götürdüğüm zaman , komisyonun en az beş yıllık bir geçiş dönemi düşündüğünü söylemiştim. Gazeteler önce birer sütunlarını yeni harflerle yayınlayacaklar, yavaş yavaş bu sütün sayısı artacak, nihayet bütün gazeteler yeni harflerle çıkacaktı. Okullar için de buna benzer aşamalı bir geçiş yöntemi düşünmüştük.
Dikkatle dinledikten sonra bir daha sordu:
-Demek beş yıl düşündünüz?
-Evet!
-Üç ay! dedi.
-Dona kaldım: Üç ay! Üç ay içinde bütün ülkede yayın Lâtin harfleriyle yapılacaktı. Ekledi:
-Ya üç ayda uygulayabiliriz, ya da hiç uygulayamayız. Sizin gazetelerde Arap harflerine bırakacağınız sütunlar yok mu, onların sayısı bire de inse herkes yalnız o sütunu okur ve beş yıl sonra , tıpkı yarın başlar gibi başlamaya mecbur oluruz. Hele arada bir buhran, bir savaş çıkarsa attığımız adımları da geri alırız.
Falih Rıfkı Atay
Arıburnu; Atatürk, Anekdotlar-Anılar, s. 192.