Ecdadımız Türkler buraya sahip olup yerleştikten sonra kaçTürk tacidarı, kaç Osmanlı şehzadesi taç ve taht, saltanat kavgasıyla Bursa’ya hücum etmişler; yakmışlar, yıkmışlar, ahalisini soymuşlardır. Zavallı Bursa ve Bursalılar, bu saltanat düşkünlerinin oyuncağı halinde ne acı günler geçirmiştir. Bursa ziraat memleketidir, sanat memleketidir, ticaret memleketidir, şifa memleketidir. Bursa malik olduğu tabiî güzellikleriyle bolluk ve mutluluk memleketidir. Fakat muhterem kardeşler, bilelim ve itiraf edelim ki Bursa bugünkü haliyle, israf olunan asırların ve bu asırlarda uğradığımız felâketlerin bıraktığı izden başka birşey değildir. Bu kıymetli şehir, henüz iftihar ve refahı gerektirecek mühim bir şey göstermiyor. Onun için tekrar etmeliyim ki, memleketin istediği uyanıklık ve ona göre gayret ve hizmet derecesi büyüktür.
1924 (Atatürk’ün S.D.II, s. 183, 186-187)
Bursa, başlı başına bir sanat memleketi olmaya pek kabiliyetlidir. Onun için çok temenni ederim, Bursa’da her şeye ait fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerinin adedine yaklaşsın.
1925 (Atatürk’ün S.D.II, s. 220)
Bursa’yı ve Bursalıları seven ilk Türk, ben değilim. Tarihte ve cihanda en büyük imparatorluk kurmuş olan Türkler de evvelâ dikkat nazarlarını Bursa’ya, bu kıymetli şehre yöneltmişlerdir. Onun kıymetini anlamış ve ifade etmişsem çok bahtiyarım. Bursa, inkılâp hayatımızda nice müşkül anlar geçirmiştir. Fakat Bursalılar kıymet, kabiliyet ve kudretleriyle bu müşkül zamanları kolaylıkla atlatmıştır.
1938 (Açık Ses gazetesi, Bursa, 5. 2. 1938)