ATATÜRK, Türk askerinin zekâsına, uyanıklığına ve göreve bağlılığına hep hayranlık duymuş ve takdir etmiştir. Bu güzellikler Türk halkının ortak özellikleridir. Mehmetçiğe güç ve ruh veren bu güzelliklerin işlenerek daha da geliştirilmesi Türkiye’de yaşayan herkesin ortak ödevidir. Bin yılların birikimi olan bu özelliklerin kolay kazanılmadığı iyi bilinmelidir. Bunlar, Türk ulusunun bugünkü varlığının olduğu kadar aydınlık geleceğinin de teminatıdır. ATATÜRK ile bir nöbetçi arasında geçen aşağıdaki diyalog, Türk askerinin zekâsını ve ATATÜRK’ün bu zekâya bakışını yansıtması açısından önemlidir:
İtalyanların Habeş Harbi sıralarında idi. Ege kıyılarında kıt’a ve tahkimat komutanları çok titiz davranıyorlar, kıt’aya herhangi bir yabancının sızması olasılığına karşı erleri sık sık uyarıyorlardı.
Bu günlerin birinde ATATÜRK’ün teftişe geleceği haber alındı. ATATÜRK beklenilen günde yanındaki erkanı ile geldi. Kıt’aları teftiş edip dolaşmaya koyuldu.
Savunma mevzilerinden birine giden yolun dönemecinde ATATÜRK birdenbire durdu. Yanındakilere:
-Siz beni burada bekleyiniz, ben yalnız gideceğim, dedi.
Yanındaki komutanlar tereddütle birbirlerinin yüzüne baktılar. Fakat, tabiî bir şey söyleyemediler.
ATATÜRK patikanın kıvrımını döndü. Koruganın hâkim bir noktasında nöbet bekleyen Mehmetçiğe doğru yürüdü. Uzaktan gelen bir sivilin kendisine doğru yürüdüğünü gören Mehmetçik hemen silâhına davrandı. Daha fazla yaklaşmasına izin vermeden gür sesi ile:
-Dur!… diye gürledi.
ATATÜRK bu kesin ihtar karşısında durarak:
-Sen beni tanımıyor musun? Ben kimim?
-Mustafa Kemal’sin komutanım.
-Peki sen benim Mustafa Kemal olduğumu biliyorsun da hâlâ neden yasak, diyorsun?…
Mehmetçik bir an durakladı. Herhâlde teftişten haberi vardı. Fakat onun bildiği ATATÜRK, yanında kalabalıkla gelirdi. Böyle yapayalnız gelmezdi. Bir an daha düşündükten sonra kafasını salladı ve safiyetle yanıt verdi:
-Komutanım, Mustafa Kemal’sin Mustafa Kemal olmasına ama… Düşmanların işine akıl sır ermez… Birini sana benzetir içeri sokarlar… Gözünü seveyim sen şu bizim yüzbaşıyı al birlikte gel, o zaman nereye istersen git!
ATATÜRK, geri döndükten sonra komutanlara bunu anlattı. Bu mert ve uyanık eri çavuşluğa yükselttirdi.
Kamil Nomris
Besleyici; s. 97-98.