İnsanlığın bugün ulaşmış olduğu teknolojik ve bilimsel seviye büyük devrimlerin yarattığı dev sıçramaların sonucudur. Büyük devrimler, her çağda idealleri uğruna ölümü göze almış liderlerin eseri olmuştur. Bu eserler gerçekleşmemiş olsa idi insanlık hâlâ karanlık çağı yaşıyor olurdu. XX. yüzyılın en büyük devrimcisi olma şerefi ATATÜRK’e aittir. Bu şeref Türk ulusu için gurur vericidir.
ATATÜRK, uygarlık yarışında yenik düşerek Türk ulusunun mutsuzluğuna ve geri kalmışlığına neden olan Osmanlı Devleti’nin yerine, genç ve dinamik bir Cumhuriyet devleti kurmuştur .Yaptığı devrimlerle de asırların ihmalini giderip Türk halkının çağdaşlaşma yolunu açmıştır. Bu yolun açılmasında çıkarları kaybolanlara karşı da ödünsüz olmuştur. Devrimleri korumak yolunda tek başına kalsa bile bu yoldan asla dönmeyeceğini her ortamda ve her fırsatta dile getirmiştir. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün bu konudaki kararlılığını gösteren örneklerden sadece bir tanesidir:
20.03.1923: Konya Türk Ocağında verilen çayda:
ATATÜRK’ün söylevleri sırasında Türk Ocağı üyelerinden operatör Eyüp Sabri’nin “Devrimlerimize karşı çıkan ve kendini din yolunu gösterme ile yükümlü sayan bir sınıf var, bu sınıfa karşı ne gibi önlemler alınmıştır?” sorusu üzerine Mustafa Kemal ayağa kalkarak sözüne tekrar başlamış ve sonunu şöyle bitirmiştir:
-Benim ve benimle aynı görüşte arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka ve mutlaka o adamı tepelemektir.
Sizlere bunun da ötesinde bir söz söyleyeyim. Meselâ bunu sağlayacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adımlar atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm.
Arıburnu; Atatürk, Anekdotlar-Anılar, s. 162.