Cemal Kutay anlatıyor:
Atatürk, milli tarih ve dilimizin asıl gerçeğine ulaşabilmek, bu alanda yol açabilmek için dikkatleri Güneş – Dil Teorisi’ne çekebilme yolları denedi. Bu arada asıl gayesini açıklamadı. Yusuf Akçura, Ağaoğlu Ahmet, Sadri Maksudi Arsal, İbrahim Necmi Dilmen, Dr. Saim Dilemre ve Veled Çelebi İzbudak gibi konunun uzmanlarından şunu istedi:
“Bana bir konuşulan Türkçe yapacaksınız ki, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Türkler, temelde bu dili anlayabilecekler. Bugün, Türk Anavatanı, Rus işgali altındadır. Komünizm, her yolu denemekte olan bir asimilasyon ve jenosit (soykırım) tatbikatı içindedir. Bir gün yıkılacaklardır; fakat o günü bekleyemeyiz. Çünkü arkalarında kalanlar dillerini kökten kaybetmişler ve biz onlara hep birlikte anlayabileceğimiz bir dili vermezsek boşluk doldurulamaz. Sizden bunu istiyorum.”
Evet, Atatürk olmasaydı bizi benliğimize kavuşturan gerçek tarihimizden de, cehaleti yenmek yolunda başlıca dayancımız olan Türk Alfabesi’nden de sona kadar mahrum kalırdık. Dilimiz, Arapça ve Farsça’nın yanında, salgın haline gelmesiyle, O’nun aramızdan ayrılmasından sonra başlayan, her dilde yabancı kelimelerin istilasıyla eriyip giderdi.
Anılarla Atatürk, İstanbul Görsel Yapım Prodüksiyon