Cumhuriyetin üçüncü yıldönümünde Ankara şehri köylerden ve kasabalardan gelen halk yığınları ile doluydu. Tribünlerde geçit resmini
selamlayan Atatürk’ü kadın erkek çıldırasıya alkışlıyordu. Atatürk tribünden
ayrılacağı sırada halk ile arasındaki asker kordonunun kaldırılmasını emretti. Yaverini yanından uzaklaştırdı. Halkın içine girdi. Atatürk ellerini
halktan iki vatandaşın omuzlarına dayamış, adeta kendinden geçmiş, ilerliyordu. Halk O’nu incitmemek için kendi ile arasında bir boşluk bırakmıştı.
Hayli gittikten sonra:
– Atatürk artık otomobile binseniz….. dediler.
Uyanır gibi oldu yanındakine:
– Sen belki ömründe sevmişsindir. Fakat hiç sevildin mi? Dedi,
– Bundaki zevk hiçbir şeyde yok. Hele aşkın Türk Milleti olursa! Beni
bu zevkten biraz daha ayırmayın.
Atay, Babanız Atatürk…, s. 114

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.