Sabiha Gökçen anlatıyor:
Amerika’dan yeni alınan Volti tipi askerî uçaklarla ve getirilen Amerikalı uzman pilot Jack ile hemen çalışmalara başladım. Uçağın özelliklerini öğrendikten sonra, yurt içinde bazı uçuşlar yaptım. Güzel bir havada yarım Türkiye turu yapmak üzere İstanbul’dan hareket ettim. İlk olarak Köyceğiz’e, oradan Tuz gölüne ve sırasıyla Ankara’ya, Zonguldak üzerinden de İstanbul’a dönerek, havada yarım Türkiye turunu beş buçuk saatte tamamladım. Artık Balkan turu için hazırdım. Fakat Atatürk, hastalığı nedeniyle her geçen gün biraz daha çöküyor ve yatağa bağlanıyordu. Bu yüzden hayatımda ilk defa Gazi Paşa’ya yalan söyleyerek, bu tur için hazır olmadığımı özür dileyerek bildirdim. Gezimi ertelemek için ileri sürdüğüm özrün gerçek nedenini hemen sezinleyip:
“Hastalığım süresince benden ayrılmak istemediğini biliyorum. Ama seni davet edenlere verdiğin sözü unutma. İnsanlar sözlerinde durdukları sürece saygınlık kazanırlar. Bir kere söz verdik. Türk sözünden dönmez. Sen görevini yaparken, ben de hastalığımı yenmeye çalışacağım ve dönüşünü bekleyeceğim” dedi.
16 Haziran 1938 günü, Atatürk’ün isteği üzerine, tek başıma Balkan turuna başladım. İlk ziyaret yerim Atina olacaktı. Veda için yanına gittiğimde:
“Birkaç saat sonra senin Balkan turuna çıktığını ve Türk kadınını göklerde şerefle temsil ettiğini dünya radyoları yayınlayacaklar. Gittiğin yerlerde gazeteciler seninle konuşma yapacak ve fotoğraflarını çekecekler. Sordukları her soruya açıkça cevap ver. Barışçı bir ülkenin kızı olduğunu, yurtta ve dünyada barışı arzu ettiğini, her Türk gibi bunu gönülden istediğini hemen söylemeyi unutma.”
“Sizi mahcup etmeyeceğim Paşam. Türk kadınlarını şerefli üniformam ile Türklüğe lâyık bir şekilde temsil etmek için elimden geleni yapacağım” diyerek elini öpüp veda ederken benden, Selanik’e gidip doğduğu evi de görmemi ve dönüşte kendisine anlatmamı istedi.
Uçağımla havalandıktan sonra, Savarona’nın üstünden uçarak ona gök yüzünden de veda ettim. İlk ziyaret yerim Atina idi. Rotamı çizerek yola koyuldum. Tam saatinde Atina’ya vardım. Beni alanda meraklı bir kalabalık ve büyük elçimiz Ruşen Eşref Ünaydın karşıladı. Hava alanında askeri törenle karşılandım.
Milli Marş’ımız çalınırken, elimde olmadan sevinç gözyaşları döktüğümü anımsıyorum. Gece verilen şölende Selanik’e de giderek Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmek istediğimi söyledim. Sabahleyin Selanik’e uçtum. Selanik’e ayak bastığımda kendimi yurdumda hisseder gibi oldum. Adeta Atatürk’ün varlığını ve nefesini yanımda hisseder gibiydim.
Balkan turunu tamamlayarak, Bükreş’ten İstanbul’a hareket ettim. Türkiye toprakları üzerinde uçarken, dünyada bundan daha güzel bir yurt parçası olamayacağını düşünüyordum. Yeşilköy Hava Alanı’na inince beni bekleyen kalabalığı selamlayarak, doğruca Savarona’ya gittim. Atatürk kamarasında istirahat ediyordu. Beni güçlükle kucaklayarak:
“Gökçen, döndüğüne sevindim. Başarınla beni nasıl memnun ettiğini bir bilsen” dedi. Daha sonra, Selanik’te neler yaptığımı ve doğduğu evi görüp görmediğimi sordu. Gazi Paşa’ye izlenimlerimi uzun uzun anlattım. Doğduğu evdeki izlenimlerimi anlatırken, gözleri doldu ve:
“Güzel Selanik” diyerek özlemini dile getirdi.
Anılarla Atatürk, İstanbul Görsel Yapım Prodüksiyon