Muhterem Efendiler,
Vatan ve milletin kurtuluşunu hedef alan nedenler, sizleri bunca sıkıntı ve engeller karşısında Sivas‘ta topladı. Kahramanca azminizi tebrik ve hoş geldin demekle mutluluğumu arz ederim.
Efendiler, saygıdeğer heyetiniz, kurtarıcı müzakereye girişmeden evvel bazı mâruzâtta bulunmama müsaadenizi rica ederim. Malûmdur ki milliyetler esasına dayanan vaatler üzerine 30 Ekim 1918 tarihinde İtilaf Devletleri ile anlaşma imzalandı. Milletimiz adilce bir barışa kavuşacağını ümit etti.
Halbuki imzalanan anlaşmanın hükümleri vatan ve milletimiz aleyhinde her gün bir şekilde kötüye kullanılarak, saldırı ve zorlama yoluyla uygulandı. İtilaf Devletleri’nden kuvvet alan memleketimizdeki Hristiyan unsurlar milletimizin şerefini çokça bozma niteliğinde çılgınca harekete koyuldu. Batı Anadolu‘da İslâmın kutsal alanına dâhil olan Yunan zalimleri İtilaf Devletleri’nin hoş gören bakışları karşısında canavarca felaketler yaptı.
Doğuda Ermeniler Kızılırmağa kadar yayılma hazırlıklarına ve şimdiden sınırlarımıza kadar dayanan katliam siyasetine başladı. Karadeniz sahillerimizde Pontus krallığı hayalinin gerçekleştirilmesine bile çalışıldı. Adana, Antep, Maraş ve Konya tarafına kadar Antalya işgal ve Trakya da işgal alanına dahil edildi.
Saltanat başkenti ve hilafet merkezinin ise hükümdar saraylarına kadar boğucu bir tarzda işgali yönüyle devletin canevi yabancıların hakimiyetinde kalarak buralara zorla yerleştiler ve bütün bu hak kıran (haksız) saldırılara karşı merkezi hükümet, ihtimal ki tarihte bir benzeri daha görülmemiş şekilde sabretti ve daima zayıf ve güçsüz bir konumda kaldı. İşte bu durumlar milletimizi şiddetli bir seçime yöneltti.
Artık milletimiz pek güzel anladı ki İtilaf Devletleri bu vatanda kutsalına ve kaderine sahip bir kudret ve milli irade mevcut olmadığı şeklinde gerçek olmayan hayallere kapıldı. Ve bu hayal yüzünden cansız bir vatan, kansız bir millet neleri hak etmiş ise çekinmeden onların uygulamasına koyuldu, buna karşı acizlik ve teslim olmanın tamamen çöküş felaketinden başka bir sonuç vermeyeceği görüşü doğru çıktı.
Efendiler, milletimizin sizler gibi aydınları ve ülkesi için gayret edenleri manzaranın sıkıntılı karanlıklarından ümitsiz olmadılar. Çünkü onlar bilirler ki tarih bir milletin varlığını, hakkını hiçbir zaman yok sayamaz. Çünkü onlar kuvvetli bir inanç ile inanmışlardır ki, bir yalan perdesi arkasından vatan ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, ortaya sürülen görüşler kesinlikle yok olmaya mecburdur.
Efendiler, İtilâf Devletleri‘nin haksızlıkları ve merkezi hükümetin zayıflığı ve güçsüzlüğü karşısında milletimiz varlığını ispat ve harekete geçen tecavüzlere karşı namus ve bağımsızlığını savunmayı bizzat karar vermek zorunda kaldı.
İstenilen olduğu şekilde: Doğuda son bulan savaşın her türlü güçlük ve sıkıntılarını görmüş ve bilhassa Ermenilerin vahşet ve zulümlerine sahne olmuş yaslı sınır illerimiz namus ve milli bağımsızlığı kurtarmak amacıyla Müdafaai Hukuku Milliye, Muhafazai Hukuku Milliye derneklerini kurdular. Doğudan ve güneyden tehlike hisseden Diyarbakır ilimizde de Müdafaai Vatan Derneği kuruldu. Batı’da Yunanlıların tecavüzü ihtimaline karşı kurulan Müdafaai Hukuku Milliye Derneği Yunanlıların sevgili topraklarımıza ayak basması üzerine egemenlik altına girmeyi reddetmek için ayağa kalktı. Trakya‘da, Kilikya‘da ve her tarafta millî dernekler kuruldu. Kısaca batıdan ve doğudan yükselen sesi millet Anadolu‘nun en hücra köşesinde yansımasını buldu. Bundan dolayı millî dernekler düşmanların esaret boyunduruğuna girmemek istemesiyle millî vicdanın kararlılık isteğinden doğmuş tek teşkilât oldu. Bu sayede asırlardan beri bağımsız yaşayan milletimiz varlığını dünyaya göstermeye başladı.
Efendiler, milletçe kurtuluş çaresinin ancak kendi ruhundan ve kendi oluşturacağı organdan (meclis ya da heyeti temsiliye kastediliyor) doğacağı kanaati gerçekleşince; bariz tehlikeler karşısında bulunan doğu Anadolu illeri Erzurum Kongresi‘ni davet etti. Bu sırada idi ki cereyan eden haberleşmeler ve sebep olan hadiseler ve zorunluluklar ile de vatanın genel kurtuluşunu hedefleyen Sivas Kongresi, bugün saygıdeğer heyetinizin vücuda getirdiği Genel Kongre, 21 Haziran 1919 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Efendiler, burada büyük üzüntülerle yüksek kurulunuza arz edeceğim ki, memleketin ve milletin kutsalını güven altına almaktan aciz miskinlikten başka bir kudret gösterememiş olan merkez hükümet milletin sesini boğmak, ortak milli bağlılıkları kırmak ve bu suretle milleti daima mağlûp göstermek gibi ancak düşmanlarımızın hesabı yararına kaydolunan çırpınırcasına hareketi ve birbirine uymayan bütün kahramanlığını takındı.
Bu hal milli tarihimizde doğal olarak merkezi hükümet adına pek şaibeli bir bölümdür. Teşekkür olunur ki Efendiler, millet ve milli kudretin tamamen koruyucusu olan namuslu ordumuz, merkezi hükümeti uyarmak yoluyla zararlar sonuçsuz bırakılmıştır. Bununla beraber kötü tesirler bir miktar gecikmeye sebep olmuştur.
Hatırlarda olacaktır ki, Sivas Genel Kongresi‘ne gelmeleri için 22 Haziranda oluşan davet mektubu Erzurum Kongresi‘nden bahsedilerek 10 Temmuz, toplanmak için için esas kabul edilmişti.
Batı Anadolu delegelerinin bu zamana kadar Sivas‘a ulaşmış olacakları tahmin olunarak Erzurum Kongre Heyetinin de Sivas‘ta genel toplanmaya dâhil olabileceğinin mümkün olduğu düşünülmüştü. Halbuki Sivas Kongresi‘nin toplanması ancak bugün nasip oldu. Aradan bir ayı aşkın zaman geçti. Bu uzun müddet esnasında Erzurum Kongresi Heyetinin beklemesinden ise zaten malûm ve ortak olan asıl gaye ve temel nokta üzerinde müzakere etmeyi ve kararlaştırılan şeylerin değerlendirilmesi uygun görüldü. Ve sonra da delegelerin bölgesel seçimlerine dönmeleriyle kararların bizzat uygulanmasına başlamaları tercih edildi. Fakat kongre genel heyeti ve bundan dolayı doğu Anadolu adına Sivas Kongresi‘nde hazır bulunmak üzere Temsil Heyeti’nden bir heyetin vekil kılınmasına karar verdi.
Erzurum Kongresi‘nin bildiri ve tüzüğün içeriğinden başka gizli kalmış hiçbir karar yoktur. Yalnız Sadrâzam Ferit Paşanın Paris gezisinden dönüşünde Anadolu‘da kargaşa olduğuna dair oluşan bir genelgeyi kongrece büyük üzüntülerle okunmuş ve hakikat karşıtı ve memleket yararına ve millete zararlı bu gafilce bildirinin derhal yalanlanması şiddetle kendisinden istenmiştir.
Bir de milletvekili seçiminin kanun yapılması talep olunmuştur. Erzurum Kongresi yalnız doğu Anadolu delegelerinden oluşmuş bulunduğu için yetkisini bu konu içinde yöneltmek zorunluluğu göz önünde tutulmuştur. Ancak batı Anadolu ve Rumeli delegelerinin katılımıyla ortaya çıkabilecek geniş kapsamlı yetkinin kullanılmasının şartı saygıdeğer heyetinizin karşısında olmasıyla sınırlı gördü.
Hattâ bu sebepledir ki doğu Anadolu‘daki millî derneklerin birleşmesinden ortaya çıkan olan kütleye unvan verirken doğu Anadolu ifadesi eklendi. Genellikle ―Anadolu Müdafaai Hukuk Derneği― yahut Anadolu – Rumeli Müdafaai Hukuk Derneği genel ünvanı kullanılarak ve bütün milletin hukuku adına kendi kendine yetki vermek doğru olamazdı. Bu takdirde İstanbul‘da oluştuğu gibi beş, on kişinin bir araya gelerek bütün milletin yetki sahibi vekilleri imiş gibi keyfi ve asıl sahibi olan milletle alâkasız bir girişim niteliğinde olabilirdi. Bununla beraber Efendiler, Erzurum Kongresi bütün memleketin ve milletin birleşme ve anlaşmaya varma noktasında doğu Anadolu illerince diğer iller ile her bakış açısından katılımına çalışılmasının sağlanması amacı kesindir esasını temel esas kabul etmiştir.
Doğal olarak yüksek huzurunuzla üzerine anlaşılan işte bu Sivas Genel Kongremizde vatanımızın tek parça, milletimizin tek vücut olduğunu lüzumu gibi ifade ve ispat edecek esaslar konulur.
Efendiler, Millet Meclisi‘nin toplanması için öteden beri gösterilen milli isteğin karşısında merkezi hükümetin başlangıcından beri aldığı ihmal edici ve daha sonra direnircesine ve Kanunu Esasi‘ye tamamıyla aykırı tavırları son günlerde milli hareket etkisiyle uyumlu olan bir vaziyete girmiştir. Bildiğiniz gibi seçimlere emir verilmiştir. Bunun gerçekleşmesini, İnşallah kahraman isteğiniz meydana getirecektir. Ancak bu durumdan önce gelen olup biten dönemde birçok veya tek yabancı mandası altına girme gibi doğrudan doğruya hayat ve bağımsızlığımızla ilgili bir mesele bahis konusu olmaktadır.
Milli Meclisin henüz toplanmamış olduğu bir sırada kuşatılmış ve bağımsızlığını kaybetmiş olan merkezi hükümetin tek ve meşru olmayan bir kararı veyahut milli isteğe karşı bazı dışarıya bağlı tekliflere boyun eğme ve itaat etmiş gibi oldu bittilerin ortaya çıkma ihtimallerine karşı Erzurum ve Sivas Kongrelerinin milli ruhu temsilen ve birbirini takiben toplanması, muhakkak bir faydalı ve uğurlu bir kurtuluştur. Anlattıklarım son bulurken vatan ve milletin kurtuluş zaferi amacına bağlı olan heyetimizin başarısının hayırlı olması temennilerini bizi yaratan Allah’ın yüce makamına yükseltiyorum.