Dumlupınar düşmandan daha yeni alındığından Paşa’nın oraya gitmesini
istemiyordum. Kendilerine:
– Paşam, Dumlupınar yolunu bilmiyorum. Eşyalarımız da Afyon’dadır. Bilmem ki yataklarımızı getirtebilirmiyiz? Bu nedenle emir buyurursanız Afyon’a gidelim, dedim
Benim bu cevabıma kızdılar. Ve:
– Yolu bilen birisini bul da Dumlupınar’a gidelim, emrini verdiler.
Emir üzerine hareket ettik. Dumlupınar’a karanlıkta geldik. Yolda Fevzi Paşa’ya
da rastlamıştık. Fevzi Paşa’da o gece Dumlupınar’a geldiler, bir köy evinin boş
bir odasında yaver arkadaşım Muzaffer Bey’le birlikte Paşa’ya pelerinlerimizle,
ceketlerimizden yatak, yastık ve örtü yaptık. Sabaha kadar da ocakta ateş yakarak Paşayı rahat ettirmeye çalıştık.
Ertesi sabah eşyamızı Afyon’dan getirttik. Ve Paşa’nın çadırını bir evin toprak
damının üzerine kurduk.
O gün düşmandan esir olarak alınmış olan dört fırka kumandanını Kazım Paşa
(Orbay), Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna getirdi. Atatürk bu kumandanlarla
beş on dakika görüşmüştü. Esir fırka kumandanlarından birisi Paşa’nın yanından
çıktıktan sonra bize Türkçe olarak kiminle görüştüklerini sordu. Mustafa Kemal
Paşa olduğunu söylediğimizde hayretler içinde kaldı. Ve ne zaman oraya geldiğini anlamak istedi. Dün bizzat muharebeyi kendisinin idare ettiğini anlattık.
Buna karşı şu cevabı verdi:
– Zafer kazanmak sizin hakkınızdır. Çünkü bizim Başkumandan Hacıanesti,
savaşı İzmir’den idare etmek istedi ve oradan ayrılmadı.
Salih Bozok, Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor, (Yay. Haz. Can Dündar), İstanbul: Doğan Kitap 2010; Kılıç
Ali’nin Anıları, s. 157-158.