Köylü kadınlar cephane ve erzak taşıyor, köylerden kendi kıyafetleri
ile halk çocukları toplanıp ileri yollanıyor, harplerden arta kalan
kuvvetler komuta altına alınıyor, Sakarya cephesi kuruluyordu. Mustafa
Kemal durmadan gidip geliyordu. Askerlerini teftiş ederken atının bir ayağı
sürçerek kaburga kemiği kırıldı. Can acısı ile ayağa kalktı. Eli ile Eskişehir
tarafını göstererek ve Yunan Kralı Konstantin’e hitap ederek:
– Ya sen, ya ben! Dedi.
Kendisini Ankara’ya hastaneye gönderdiler. Kırık kemiğin ucu ciğerine dokunuyordu. Göğüs kafesini sardılar ve Çankaya’daki evine yatırdılar. Göğsü
bağlanırken:
– Allah Konstantin’e yardım ediyor! diye sızlanmıştı.
Kendisine uzun bir müddet istirahat etmesini söyleyen hekimlere:
– Hayır, benim hayatımın değil, memleketimin kurtarılması lazım,
demişti.
Atay, Babanız Atatürk…, s. 72-73.