Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihine iz bırakmış, modern Türk Cumhuriyetini kurmuş, milli bir kahramanımız, değerimiz, büyüğümüz, komutanımız, kısacası her şeyimiz. Onu anlatmak ve tarif etmek o kadar zor ki, çoğu zaman cümle kurarken kelimelerin yetersiz kaldığı görülüyor.
Onun ne kadar önemli olduğunu sadece bahsetmekle anlayamayız. Sadece yaptıklarını anımsayarak da anlayamayız. Onu anlamak uzun ve zor bir iştir. Kısa bir ömre, büyük başarılar, inkılap ve devrimler, katıldığı her cephede istinasız başarı elde etmek, kolay değil. Kendi yaşıtı, kendisinden büyük birçok kimse aynı dönemde aynı savaşları görmüşler, aynı okullarda aynı hocalardan eğitim almışlar. Niye bir tane daha Mustafa Kemal yok? Niye bir tane daha Mustafa Kemal yetişmedi?
Tarihte böyle önemli kişileri incelerken, o kişilerin yetişmesinde bazı etkenler görülür. Bunlardan bazıları dönemin özelliklerinden ileri gelir. Mesela hiç savaş olmayan bir dönemde büyük bir komutan yetişmez. Toplumu veya dünyayı ilgilendiren sorunlar her dönem farklı olmuştur. Bu da her döneme göre bu sorunların üstüne giden, bir şeyleri başaran insanları öne çıkarıyor.
Mustafa Kemal’in mahallesindeki komşusunun asker kıyafetini beğenerek askerlik mesleğine istek ve heyecan duyması çevresel bir etkendir. Askerlikte bu kadar başarılı olmasının sebebi de çok savaş olan bir dönemin içinde olmasıdır. Küçük yaşlardan milli meselelere, askeri durumlara ilgi gösteren beyni, onu sorunlara çözmeye yöneltti.
Selanik’te başlayan, Dolmabahçe Sarayı’nda son bulan bir hayat. İçinde çok yönlü, her hayatta olmayacak nadir şeyler bulunan bir hayat. O bu dünyada yaşadı. Onu görenler, onu tanıyanlar, yakınında olanlar, arkadaşı olanlar oldu. Peki ya bizler? Onu hiç görmeyenler, onu nasıl tanıyabilir?
Onu görmemiş olanlar, onu mutlaka başkalarının anlattıklarından tanımak zorundalar. Birilerinden bir şey duymak olur, okumak olur artık nasıl oluyorsa olur. Buradaki sorumuz şu. En doğru şekilde nasıl tanıyabiliriz, anlayabiliriz?
Güvendiğimiz bir tarihçinin yazdıklarına mı baksak, bu konuda öne çıkan araştırmacıların mı sözünü dinlesek, yoksa kalem erbabı olarak isimlendirilen yazarların kitaplarına mı baksak?
Nasılsa güvenilirler, hem kitapları da çok sattı, konferans da veriyorlar. Belgelerle de konuşuyorlar. O zaman en iyisi onlardan öğrenelim mi demeliyiz?
Atatürk’ü kim olursa olsun, anlatmak veya aktarmak için, birinci el olarak sınıflandırılan kaynakları kullanmak zorundadır. Ama bu kısımdan sonra büyük hatalar patlak veriyor. Çünkü insanlar Atatürk’ü kendilerine göre anlatmaya çalışıyor. Böylece kendilerini doğrulayan belgeleri kullanıyorlar. Bazıları Atatürk’ü kendi ideolojik düşüncelerine göre anlatmaya çalışıyorlar. Böylece kendi kurdukları cümleleri doğrulayan belgeleri kullanıyorlar. Bazıları da Atatürk’ü, kendi kafasında oluşturduğu şekilde anlatıyor. Böylece bu durumu doğrulayan belgeleri kullanıyorlar.
Atatürk, bunların hiçbirisi değildir. Onun çok yönlü olması ve birçok alanla ilgili bir yorumu olması, onu farklı bakış açılarından doğruluyor olabilir. Mesela sadece halkçı ve inkılapçı yönü ele alınarak başka yorum, milliyetçi ve devletçi yönü ele alınarak bambaşka bir yorum yapılabilir. Adı üstünde gördüğünüz gibi, bunların adı yorumdur. Atatürk’ü yansıtmaz. Atatürk’ten yola çıkarak, kendilerini, kendi düşüncelerini doğrulamaktır. Bu düpedüz Atatürk’ü kullanmaktır.
Atatürk’ü anlamak demek, her yönü ve yanıyla Atatürk’ü aynı anda değerlendirmek demektir. O yüzden, onu görmeyen kişilerin anlatım üslubuyla yazdıkları Atatürk kitapları değersizdir. İçinde Atatürk’e dair belge veya belgelerin olması o kitapları tercih edilir kılmamalıdır. Çünkü yazar, kendi görüşüne göre yerine göre belge kullanmış olabilir. Üstelik bu her zaman kasıtlı bir davranış olmayabilir. Yazar kitabını yazarken bir belgeyi, bir durumu, bir konuyu gözden kaçırmış, farkına varamamış olabilir. Amacı Atatürk’ü eksiksiz ve tarafsız öğrenmek isteyen bir kişi bunları dikkate almalıdır. Kendi görüşümce bütün bir toplum olarak böyle düşünmeliyiz. Atatürk’ü anlama ve algılama konusunda, bunun eksiksiz ve tarafsız olması gerektiğini kabullenmeliyiz. Bunun dışında olan her şey Atatürk’ten uzak, Atatürk’ü sömürmeye yönelik garip şeyler doğrultusunda olacaktır.
Böyle bir şekilde Atatürk’ün anlaşılması için ne yapmamız lazım o zaman diye düşünülebilir.
Bizim bu sitede kendimize yüklediğimiz görev budur. Atatürk’e ait tüm belgelerin tek bir kaynakta toplanmasıdır. Etrafa Atatürk şöyleydi, böyleydi diye aktaran yazar ve tarihçilerin aksine, biz bütün belgeleri eksiksiz olarak burada toplayarak herkesin erişimine sunacağız. Bu site üzerindeki çalışmamız, eksik bir belge kalmayıncaya kadar devam edecektir. Belgeleri edindiğimiz veya kullandığımız kaynakları açıkça yazacağız. Böylece bu siteye erişenlerin Atatürk hakkında nelerin kaynak ve belge olduğunu da öğrenme şansı, sitede yazanı da o belgelerden kontrol etme şansı olacaktır. Üç beş kaynak belge bulup Atatürk üzerinden sürekli prim yapan kişiler gibi, ortada olan kaynağı saklamak yerine, kaynağı insanların gözüne daha çok görünür kılacağız. Böylelikle Atatürk üzerinden prim yapan, popülarite veya başka bir şey kazanan menfaat gruplarının, elde ettikleri bu sömürüyü balla kesmiş olacağız.
Herhangi bir kimsenin, Atatürk üzerinden sömürü yapmasına tahammülümüz yok. Atatürk bu milletin tarafsız olarak değeridir. Birilerinin kazandığı ün, para, şan, şöhret bizim umurumuzda değil. Ancak bunu Atatürk üzerinden art niyetli bir şekilde elde ediyorlarsa, o zaman buna bir dur demek gerekir. Susmak, bunu kabullenmektir. Atatürk’ün, özellikle bu günlerde tarafsız ve eksiksiz anlaşılması toplumun zorunlu bir ihtiyacıdır. Bu site, bu ihtiyaçtan doğmuştur. Biz, daha öncesinde yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda, yapılan çalışmaları yok saymıyoruz. Ancak biz daha özgün, daha geniş bir şekilde ve eksiksiz olarak yapma amacını güdüyoruz. Belge ve kaynak niteliği taşıyan her çalışma, saklanmadan, açıkça belirtileceği için etik olarak bir sorun görmüyoruz. Atatürk’ün eksiksiz ve tarafsız anlaşılmasında önemli adımlar atacağımız düşüncesindeyiz.
Bizler Atatürk ile ilgili bütün belgeleri sıralayacak, sonra onları toplayacak, sonra bunları siteye aktaracağız. Sitede her şey adıyla, kaynağıyla, bütün detayları ile belirtilecektir. Biz sadece belge ve kaynaklar ile bunları öğrenmek isteyenler arasında bir aracı görevi göreceğiz.
Bütün amacımız Atatürk’e lâyık, onun izinden giden birer genç olmaktır.