Vergiler, hangi şekilde olmalıdır? Bu şekillerden hangisi vergilerin adalete uygun olmasını daha çok sağlar? Sorularının yanıtıdır. Bilinmelidir ki vergi meselelerinde bunun kadar tartışmayı ve herkesin görüş değişikliğine sebep olmuş bir mesele yoktur. Her iki şeklin de, tek oranlı vergilerin ve artar vergilerin ateşli taraftarları vardır.
Tek oranlı vergi taraftarlarının görüş ve iddialarına göre, vergiler her türlü isteğe ve insana bağlı işlemlerden korunmuş olmak için tek düze ve gerçek olmalıdırlar. Bu amaç, ancak tek oranlı vergi şeklinde elde edilebilir. Verginin oranı bir kere belirlendikten sonra artık mükellef kim olursa olsun, hangi sınıftan bulunursa bulunsun, ondan istenecek vergi değişmez. Kişiliğine göre, şu veya bu yolda işlem uygulamasına olanak kalmaz. Bu şekildeki vergiler, sınıf menfaatlerinin temsil edildiği, siyasi ve yasal kurulların elinde, sınıf mücadelelerinin uygulama aracı olarak kullanılmaktan kurtulmuş olurlar. Vergilerde bundan başka şekilde adalet elde edilmesi mümkün değildir. Herkes, geliriyle orantılı olarak vergi payını ödemekle adalet çerçevesinde, borcunu ödemiş olur. Böylece herkese karşı aynı şekilde eşit işlem yapılmış olur.
Artar vergi taraftarlarının görüşlerine göre, vergilerin tek oranlı olmamalarını gerektiren birçok ilmi, ekonomik esaslar ve düşünceler vardır. Şunu ekleyelim ki, artar vergi taraftarlarının hepsi aynı meslek, aynı özel görüş ve kanaate sahip olanlardan değildir. Bunların içinde sosyalistlik amaçlarının gerçekleştirilmesine hizmet eden kuvvetli bir araç olması bakımından vergilerin artar şekline taraftar olanlar vardır. Vergilerin tamamen tek oranlı olmamalarını esas olarak kabul ettikleri halde uygulamada bazı vergilerin artar şeklinde olmasını haklı ve zorunlu görenler de vardır. Bunlar, artar şekli, değişiklik yapıcı bir önlem konumunda olmasını görürler. Dolaylı vergilerin sonuçlan vergi gücü ile tamamen ters yüz edilmiş olarak meydana çıkar; bunu düzeltmek amacıyla, dolaysız vergilerde artar tarifeler uygulamasını zorunlu sayarlar.
Sosyalistlik ile ilgili olmayan bazılanna göre sosyal heyet içinde, servet konusunda, var olan farklann, eşitsizliklerin, doğal ve ekonomik sebepler ve etkenlerden başka, sebep ve etkenleri vardır. Bu sebep ve etkenlerden bazılan doğrudan doğruya, devletin uygulamalanndan ve hareketlerinden doğar. Savaşlar gibi, gümrük siyasetleri gibi, devlet uygulamalan ve çalışmalan servette eşitsizliğin çoğalmasına sebep olur. Bu sebeplerin sonuçlannı düzeltmek gereğini artar vergiler sağlar. Bu görüşü artar vergilerin isabet ve yasallığına, delil olarak gösterenler ve onu savunanlar da vardır.
Artar vergiyi doğrudan doğruya adaletin gereği olarak, kabul ve iddia edenler, vergilerde kapasite ve güç esasını yeni bir tarzda arayanlardır. Bu yeni anlayışa göre, vergilerde adalet, özveride eşitlik ile ortaya çıkar. Herkesin geliri ile orantılı bir vergi vermesiyle, elde edilen adalet görünüşte bir adalettir. Geliriyle orantılı vergi veren mükelleflerin, duyduklan özverinin derecesi eşit değildir. 500 lira geliri olan bir adamın, verdiği 10 lira vergide gösterdiği özveri, geliri 5000 lira olan mükellefin orantılı olarak verdiği 100 liradan, hissettiği özveriye eşit olamaz. Ondan çok ağır ve büyüktür. Bu iki mükellef, vergiden dolayı aynı özveriyi, aynı zahmet ve zorluğu hissettiği zamandır ki, eşit işlem yapılmış ve adalet uygulanmış olur.
Medeni Bilgiler, S. 159-160