Anadolu bu savunmasıyla yalnız kendi yaşamını ilgilendiren görevi yerine getirmekle kalmıyor, belki bütün Doğu’ya yönelik saldırılara engel oluyor. Baylar, bu saldırılar kesinlikle kırılacaktır. Bütün bu saldırılar, ne olursa olsun, son bulacaktır. İşte ancak o zaman Batı’da, bütün dünyada, gerçek rahatlık gerçek refah ve insanlık egemen olabilecektir.
Ekim 1921, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Türkiye’nin bugünkü savaşının yalnız Türkiye’nin savaşı olmadığını bütün arkadaşlarımız belirtmişseler de, bunu bir kez daha vurgulamak gereğini duyuyorum. Türkiye’nin bugünkü savaşı yalnız kendi ad ve hesabına olsaydı, belki daha kısa, daha az kanlı olur, daha çabuk bitebilirdi. Türkiye kesin kararlılık içinde önemli bir çaba sarfediyor. Çünkü savunduğu, bütün zulüm gören ulusların, bütün Doğu’nun davasıdır ve bunu sona erdirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olar olan Doğu uluslarının kendisiyle beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiye bugüne kadar çıkmış tarih kitaplarının gerektirdiklerini değil, tarihin gerçek gereklerini izleyecektir. Gerçekte, eldeki tarih kitaplarındaki olaylar, ulusların düşüncelerindeki, davranış ve isteklerindeki gerçeği yansıtamamaktadır.
Temmuz 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir sabah Mısır Büyükelçisi’ne, Çankaya sırtlarından doğmakta olan güneşi göstererek söyledikleri:
Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak daha çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşları, şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelmiş olarak gerçekleşecektir. Bu milletler, bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen, bunları yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır.
Mart 1933 (Dünya gazetesi, 20 Aralık 1954)