Gelecek için hazırlanan yurt çocuklarına hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla, dirençle çalışmalarını ve öğrenim gören çocukların ana babalarına da yavrularının öğrenimlerini bitirmeleri için her türlü özveriyi göstermekten çekinmemelerini öğütlerim.
Temmuz 1921, Milli Eğitim ile İlgili Söylev ve Demeçler,Cilt I
İnsanlar yalnız maddi değil, özellikle maddi güçlerde yatan manevi güçlerin etkisiyle hareket ederler. Uluslar da böyledir. Manevi güç ise özellikle bilim ve inanç ile yüksek biçimde gelişir. Öyleyse hükümetin en verimli ve en önemli görevi eğitim ve öğretim işleridir. Bu işlerde başarılı olmak için öyle bir program izlemek zorundayız ki, bu program ulusumuzun bugünkü durumu ile, toplumsal ve yaşamsal ihtiyaçları ile çevrenin koşullan ile çağın gerekleri ile tamamiyle orantılı ve uyumlu olsun. Bunun için büyük büyük fakat hayal ürünü, çapraşık düşüncelerden tamamiyle sıyrılarak gerçeğe, ta içine işleyen bir gözle bakmak, el ile dokunmak gerektir. Girişilecek şeyin ne olduğu ancak bu yolda kendiliğinden ortaya çıkar.
***
Bu ülkenin gerçek sahibi ve toplumun temel öğesi köylüdür. İşte bu köylüdür ki bugüne dek eğitim ve öğretim ışığından yoksun bırakılmıştır. Bunun için izleyeceğimiz eğitim ve öğretim siyasetinin temeli ilk önce var olan cahilliği ortadan kaldırmaktır. Ayrıntılara girmekten sakınarak bu düşüncemi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak bütün köylülere okuma, yazma ve yurdunu, ulusunu, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafya, tarih ve ahlak bilgileri vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim ve öğretim programımızın ilk amacıdır.
Mart 1922, Milli Eğitim ile İlgili Söylev ve Demeçler, Cilt I
Kurtuluş, toplumsal yapıdaki hastalığı bulmak ve iyileştirmeye çalışmakla elde edilir; ve bu, ancak bilimsel yolla olursa, iyileşme olabilir. yoksa hastalık yerleşir, iyi edilemez bir hale gelir. Bir toplumun hastalığı ne olabilir? Ulusu ulus yapan, ilerleten ve yükselten güçler vardır: düşünce güçleri, toplumsal güçler. Düşünceler, anlamsız, temelsiz, uydurmalarla dolu olursa, o düşünceler hastalıklıdır. Bunun gibi, toplumsal yaşam, akıl ve mantıktan yoksun, yararsız, zararlı birtakım inançlar ve geleneklerle dopdolu olursa kötürüm olur. Önce düşünce ve toplum güçlerinin kaynaklarını temizlemekle işe başlamak gerekir. Ülkeyi, ulusu kurtarmak isteyenler için coşkulu bir yurt sevgisi, iyi niyet ve özveri en gerekli niteliklerdendir… Ama bir toplumdaki hastalığı görmek, onu iyileştirmek ve toplumu çağımızın gereklerine göre ilerletebilmek için bu nitelikler yeterli değildir. Bunların yanında bilim ve teknik gereklidir. Bilim ve teknik, fen yolundaki girişimlerin etkinliği de okuldur. Onun için okul gereklidir. Okul adını hep beraber saygıyla, yücelterek analım. Okul gençlere, insanlara saygıyı, ulus ve ülkeyi sevmeyi, bağımsızlık onurunu öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için izlenmesi uygun olan en sağlam yolu belletir… Ülke ve ulusu kurtarmaya çalışanların, aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları da gerekir. Bunu sağlayan okuldur. Ancak böylelikle her türlü girişimin akla uygun sonuçlara ulaşması olanağı vardır.
Ekim 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık aracı yahut uygar bir zevk olmaktan ziyade maddi yaşamda başarılı olmayı sağlayan işe yarar ve kullanılabilir bir araç haline getirmektir.
Mart 1923, Milli Eğitim ile İlgili Söylev ve Demeçler, Cilt I
Erkek ve kız çocuklarımızın aynı yolda bütün öğrenim derecelerindeki öğretim ve eğitimlerinin uygulamalı olarak yürütülmesi önemlidir. Ülke çocukları her öğrenim derecesinde ekonomik yaşamda yapıcı, etkili ve başarılı olacak biçimde donatılmalıdır. Ulusal ahlakımız uygar ilkeler ve düşüncelerle beslenip güçlendirilmelidir: Bu çok önemlidir; özellikle dikkatinizi çekerim. Korkutma temeline dayanan ahlak bir erdem olmadıktan başka güvenilebilir değildir.
Ağustos 1924, Milli Eğitim ile İlgili Söylev ve Demeçler, Cilt I
Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilim ve teknik dışında bir yol gösterici aramak aymazlıktır, cahilliktir, sapkınlıktır. Yalnız bilimin ve tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamalarının evrimini kavramak ve ilerlemelerini zamanla izlemek gerekir. Bin, iki bin, binlerce yıl önce bilim ve tekniğin koyduğu kuralları şu kadar bin yıl sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak, kuşkusuz bilim ve teknik alanına girmiş olmak değildir.
Eylül 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II