Benim Türk duygularımı, Türkün bir hayli gelişmiş olan ruh ve duygusunu artık bu müzik, bu yalın müzik doyurmaya yetmez. Şimdi karşıda uygar dünyanın müziği de duyuluyor. Bu ana kadar musiki denen şakımalar karşısında cansız gibi görünen halk hemen harekete, eyleme geçti. Hepsi oynuyor, şen ve neşeliler; doğanın gerektirdiğini yapıyorlar. Bu pek doğaldır. Gerçekten Türk yaradılıştan şen ve neşelidir. Eğer onun bu güzel ruhu bir süre sezilmemişse bu, kendi kusuru değildir. Kusurlu hareketlerin acı, felaketli sonuçlan vardır. İşte Türk ulusu bu nedenle tasalandı. Fakat artık ulus yanlışlarını kanını akıtarak düzeltmiştir. Artık içi rahattır; artık Türk şendir; Yaradılışında olduğu gibi şendir. Çünkü ona ilişmenin tehlikeli olduğunu tekrar kanıtlamak istemez kanısındadır. Bu kanı aynı zamanda bir dilektir.
Ağustos 1928, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Güzel sanatların hepsinde ulus gençliğinin nasıl ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk olması, en önde gelmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bir ulusta bir değişme olup olmadığını gösteren ölçü müzik değişikliğini benimsemesidir. Kavrayıp benimseyebilmesidir. Bugün dinletilmeye yeltenilen müzik yüz ağartacak değerde olmaktan çok uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz. Ulusun ince duygularını, düşüncelerini anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir an önce genel ve son müzik kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak böyle seçkin ulusal Türk müziği yükselebilir. Evrensel müzikte yerini alabilir.
Kasım 1934, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir ulusun müzik zevki dikkate alınmadıkça onun yükseltilmesine olanak olmadığını Montesquieu’de okumuştum. Bu çok doğrudur. İşte bundan ötürü bu sanatın geliştirilmesine kendimi bağlı sayıyorum. Ülkemizde çalınan Türk müziği değildir. Bir Bizans etkinliğidir. Bizim ulusal müziğimizi ancak köylerde çobanlar çalar. Ama onu da Batı müziğinin şimdiki düzeyine yükseltmek için yaklaşık dört yüz yıl gerekir. Bu kadar beklemek fazladır. Onun için Avrupa müziğini aktarmaya çalışıyoruz.
26 Şubat 1938, Vakit Gazetesi
Alaturka ulusal müzik değildir, olamaz. Bizler ölünceye kadar alaturka müzikten hoşlanacağız; fakat asıl müzik Batı müziğidir. Ulusumuz için bu müziği normal görmeliyiz.
Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir anektoddur.