Ulusal siyaset demekle anlatmak istediğim şudur: Ulusal sınırlar içinde her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulus ve ülkenin gerçek mutluluk ve bayındırlığına çalışmak… Ulaşılamayacak gelişigüzel isteklerle ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak; uygarlık dünyasından uygarca ve insanca bir davranış ve karşılıklı dostluk beklemek.
***
Dış siyasetin en çok ilgili bulunduğu ve dayandığı temel devletin iç örgütüdür. Dış siyasetin iç örgütle uyum içinde olması gerekir.
Nisan 1920, Nutuk
Baylar, yurttaşlarımızdan, dindaşlarımızdan, hemşehrilerimizden her birini kendi düşüncesinde yüksek bir ülkü besleyebilir; özgürdür, özerktir. Buna kimse karışmaz. Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hükümetinin saptanmış, olumlu, belirgin bir siyaseti vardır. O da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, belirli ulusal sınırlar içinde varlığını ve bağımsızlığını sağlamaya yöneliktir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti temsil ettiği ulus adına çok alçak gönüllüdür; ve düşten tamamiyle uzaktır, tamamiyle gerçekçidir. Bundan ötürü yasaları yalnız bu bakımdan ve bu gerçek çerçevesi içinde kalarak saptar. Engin yüksek, fakat hayal ürünü olan ve uygulama değeri bulunmayan birtakım duyguların ardından koşarak yasa yapmaz. Böyle bir yasa varsa uygulayamaz.
***
Baylar, bu noktada düşündüklerimi tamamlamak için derim ki: Büyük düşler ardında koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar görünen düzmeci insanlardan değiliz. Baylar, büyük ve hayal ürünü şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın düşmanlığım, kin ve garezini bu ülkenin ve bu ulusun üzerine çektik. Biz İslamcılık yapmadık. Belki yapıyoruz, yapacağız dedik. Düşmanlar da yaptırmamak için bir an önce öldürelim dediler. Turancılık yapmadık yaparız, yapıyoruz dedik, yapacağız dedik ve gene öldürelim dediler. Bütün sorun budur. Baylar, bütün dünyaya korku ve kaygı veren kavramlar üzerinde durarak düşmanlarımızın sayısını ve üzerimizdeki baskılarını artırmaktansa doğal sınıra, hakkımız olan sınıra çekilelim. Değer ve yeteneklerimizi olduğundan üstün görmeyelim. Bundan ötürü, demek ki baylar, biz yaşamak ve bağımsızlık isteyen bir ulusuz, ve yalnız ve ancak bunun için yaşamımızı gözden çıkarmakta çekinmeyiz.
Aralık 1921, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I
Ulusun ve ülkenin çıkarları gerektirirse, insanlığı oluşturan ulusların her biriyle uygarlık gereklerinden olan dostluğa ve siyaset alanındaki ilişkilere büyük bir titizlikle değer veririm. Ancak benim ulusumu kul köle etmek isteyen herhangi bir ulusun bu isteğinden vazgeçinceye kadar acımasız bir düşmanı olurum. Dünyada denge diye bir şey vardır. Biz onun dışında değiliz. Doğu’da büyük bir devletle ya da Batı’da birkaç devletle ilişki kurarak, anlaşmalar, bağlaşmalar yaparak denge alanında yerimizi saptamak düşüncesi akla gelebilir. Ne Doğu’ya, ne Batı’ya önem vermeyerek yalnız kendi varlığımıza dayanmakla yetinilebilir mi sorusu da akla gelmiyor değil. Doğrusu, şu anda güvenilebilir siyaset yalnız kendi varlığımıza
dayanmaktır. Başkalarına güvenle gönül bağlayamayız. Ancak bu demek değildir ki yarın meydana gelecek gelişmeler karşısında herhangi bir tarafa daha çok yaklaşmak olanaksızdır ve yerinde değildir.
Ocak 1923, Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı
Dış siyaset bir topluluğun iç örgütüyle sıkı sıkıya ilgilidir. Çünkü iç örgüte dayanmayan dış siyasetler her zaman olumsuz sonuçlarla karşılaşırlar. Bir toplumun iç örgütü ne denli güçlü ve sağlam olursa dış siyaseti de o ölçüde güçlü ve sağlam olur.
Mart 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Biz Türküz; tam anlamıyla Türküz; işte o kadar. Bize iyi müslüman olmak yeter. Asya için de, Avrupa için de bizim izlediğimiz kural aynıdır. Dostlar edinmek; tam bağımsızlığımızı korumak; her şeyi Türk çıkarları yönünden irdelemek. Bu gerçekçi bir görüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nu yok eden ideolojiye bir tepkidir.
Berthe Gaulis, Angora – Constantinople – Londres