Herhangi bir tarihi elinize aldığınız zaman, onun gerçeğe uygun olup olmadığına güven duymak için dayandığı kaynak ve belgeleri araştırılır. Bizim şimdiye kadar doğru bir millî tarihe malik olamayışımızın sebebi tarihlerimizin, hakikî okuyucuların belgelere dayanmaktan ziyade ya birtakım meddahların veya birtakım kendini beğenmişlerin hakikat ve mantıktan uzak sözlerinden başka kaynak bulamamak bedbahtlığıdır.
1924 (Atatürk’le Konuşmalar, Mustafa Baydar, s. 92)
İnsan, tarihin mânasını ancak olgun bir yaşa eriştikten sonra anlıyor. Ve tarih ancak bu yaştan sonra yazılabilir. Çok arzu ederdim ki, birkaç arkadaşla beraber hayatımızdan geri kalan zamanı tarih yazmakla geçirelim!
(Yusuf Ziya Özer, Ulus gazetesi 10. 11. 1939)
Tarihi yapan akıl, mantık, muhakeme değil, belki bunlardan ziyade duygulardır.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 116)
Sonradan uydurma bir eser vücuda getirerek ertesi gün pişman olmaktansa, hiçbir eser vücuda getirmemek, beceriksizliğini itiraf etmek daha iyidir.
1931 (Uluğ İğdemir, Sümerbank Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 29, 1963, s. 184)