Geçmişte birçok Türk düşünürü eserini Arapça veya Farsça yazmıştır. Bu nedenle bu düşünürlere Arap veya Acem olduğu yönünde sahip çıkmalar söz konusu olmuş, bunların Türklüklerini ispat etmek çabası da Türk milletine düşmüştür. Türk olmalarına rağmen eserlerini Türkçe yazmayarak Türk diline ve düşünüşüne yeterli katkıyı göstermemiş düşünürlerin bu tavrı, ATATÜRK’ün üzüntü duyduğu hususlardan biriydi. Mevlâna da eserini Farsça yazan düşünürlerimizdendir. Oysa oğlu Veled, eserini Türkçe yazmıştır. ATATÜRK, aşağıdaki anekdotta bu durumu değerlendirerek eserini Türkçe yazarak Türk dilinin gelişimine hizmet eden Veled’i, bu hizmetinden dolayı babası Mevlâna’nın da takdir ettiğini anlamlı bir şekilde dile getirmiştir:
Türk kültürü ve Türk büyüklerinin söz konusu olduğu bir sohbet toplantısında konu Mevlâna ve büyüklüğüne dönüştü. Konu birtakım tartışmalara döküldü, sonunda söz Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled’e geldi. O zaman ATATÜRK bir söylenceye işaret etti:
-Sultan Veled’in cenazesi geldiği zaman, Mevlâna’nın sandukası ayağa kalkmıştır, denilir. Bu ne demektir?
Bu konuda tartışma yarım saat kadar sürdü. Oradakilerden birçokları epeyce ter döktü. Fakat kimse, ATATÜRK’ün beklediği yanıtı veremedi. Sonunda ATATÜRK, şu soruları sordu:
-Mevlâna mı daha büyük devrimcidir, Sultan Veled mi?…
Herkes Mevlâna üzerinde birleşti.
-Peki, Mevlâna mı daha büyük edebî dehadır, Veled mi?
Bu kez de onaylar Mevlâna’nın üzerinde toplandı. Mesnevi’den parçalar okundu. Mevlâna’nın edebî dehası övüldü.
ATATÜRK sordu:
-Mevlâna babadır… Neden oğluna ayağa kalksın… Ve onun kendisinden büyük olduğunu ifade etsin?
Yanıt verilemedi.
ATATÜRK o zaman şunları söyledi:
-Çok basit düşünüyorsunuz. Mevlâna’nın tabutunu Sultan Veled’e ayağa kaldıran, Türk dehasıdır. Mevlâna mesnevisini Farsça yazmış… Türk dilinin bir edebî yapıt meydana getirmeye yetmediğini anlamıştır. Oysa ki Sultan Veled, yapıtlarında Türkçeyi de en güzel anlatım tarzlarıyla kullanmıştır. Daha az sanatçı olmasına rağmen Türk, onu babasından üstün saymıştır.
Efendiler, bu söylence sadece Türk dehasının, Mevlâna’nın Mesnevi’sini Farsça yazmasına karşı bir tepkisidir. Mevlâna dehasının Türk dilinden özür dilemesidir.
Arif Hikmet Par – M. Agah Önen; s. 120-122.