İslâm âlemine dahil topluluklar ile Hristiyan âlemine ait kitleler arasında birbirini affetmez gören bir düşmanlık mevcuttur. İslâmlar Hristiyanların, Hristiyanlar İslâmların ebedî düşmanları oldular. Birbirlerine kâfir, mutaassıp gözüyle baktılar. İki dünya yekdiğeriyle asırlardan beri bu taassup ve düşmanlıkla yaşadı. Bu düşmanlığın sonucudur ki, İslâm âlemi batının her asır bir şekil ve yeni renk alan ilerlemelerinden uzak kalmıştı. Çünkü, İslâm topluluğu o ilerlemelere kibirle, nefretle bakıyordu. Aynı zamanda iki kitle arasında uzun asırlardır devam eden düşmanlık zoruyla İslâm âlemi, silâhını bir an elinden bırakmamak mecburiyetinde bulunuyordu. İşte silâhla bu sürekli uğraşı, düşmanlık hissiyle batının ilerlemelerine iltifat etmeme, gerilememizin sebep ve etkenlerinden diğer birini teşkil eder.
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 140)

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.