Büyük Millet Meclisi, hilâfeti kaldırdığı zaman, Antalya Mebusu, din âlimlerinden Rasih Efendi, Hilâliahmer namına, Hindistan’da bulunan bir heyetin riyasetinde idi. Rasih Efendi, Mısır’a uğrayarak Ankara’ya döndü. Benden mülâkat isteyerek şu beyanatta bulundu : “Seyahat ettiği memleketlerde, Müslümanlar, benim halife olmamı istiyormuş. Salâhiyet sahibi İslâm heyetleri, Rasih Efendi’yi, bana hu hususu bildirmek için vekil etmiş…” Rasih Efendi’ye verdiğim cevapta, İslâmların bana olan yakınlık ve sevgilerine teşekkür ettikten sonra, dedim ki: “Zatı âliniz din âlimlerindensiniz! Halifenin devlet reisi demek olduğunu bilirsiniz. Başlarında, kralları, imparatorları bulunan tebaanın, bana ulaştırdığınız arzu ve tekliflerini, ben nasıl kabul edebilirim. Kabul ettim desem, buna o tebaanın, fertleri razı olur mu? Halifenin emir ve yasağı yapılır. Beni halife yapmak isteyenler, emirlerimi yerine getirmeye muktedir midirler? Bu sebeple mevzuu, anlamı olmayan, kuruntuya dayanan bir sıfatı takınmak gülünç olmaz mı?”
1924 (Nutuk II, s. 850-851)

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.