Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak Servet ve onun doğal sonucu olan zenginlik ve mutluluk yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır (1923).
Gazi Mustafa Kemal
Çalışmak, bireysel ve toplumsal bir zorunluluktur.
1. Maddi servetin gerekliliği: Maddi servet;
a. İnsanın kendisi için gereklidir; çünkü, insanın bedeni ile ilgili ihtiyaçlan vardır; bunlar sağlanmadıkça insan, yaşayamaz. İnsanın düşünsel, ahlaki ihtiyaçlan da vardır; bunlar, sağlanmadıkça, insanlık ve ahlak bağımsızlığı korunamaz, insan gibi yaşanamaz; insanın maneviyatı karanr.
b. Servet, aile ve devlet açısından da gereklidir; çünkü, yarınından emin olmayan bir insan, bir aile kurmayı düşünemez; ya da yaşama araçlanndan yoksun aileler kurulur. Yaşama araçları olmayan ailelerden, oluşan bir devletin varlığı da sağlam olmaz. İnsan maddi, düşünsel, sosyal hayat araçlanndan yoksun, ihtiyaçlar içinde kalırsa hayatta ümitsizliğe düşer; gözlerini geleceğe çevirmeksizin yaşar. Araştırmak ve bilgi edinmek için zaman bulamaz. Kendisinde düşünce hayatı durur. Hayat, onun için bir tutsaklığa dönüşür. İradesinden de geçmek zorunda kalabilir. Anlaşılıyor ki, insanın servet edinmesi gerekir. İnsanın servet edinebilmesi için çalışması zorunludur. Ancak, insan, yalnız hürriyet aracı olarak servete sahip olmalıdır. Yoksa servete esir olmak için değil… Şüphesiz, herkes aynı sağlık, aynı yapı ve yetenekte değildir. Ancak, herkes aynı hayat yasasına bağlıdır. Çalışmadan hiç bir şey kazanılmaz. Herkes, belirli bir şekil ve sınır içerisinde, bir taraftan yeteneğinin, kuvvetinin, kaynak ve çevresinin etkisi altındadır, diğer taraftan da ihtiyaçlarının esiridir. İşte insan, bu karşıt koşullar içinde faydalı bir sonuç elde etmeye çalışmak zorundadır. Faydalı bir sonuçtan “bahsediyoruz, evet, çünkü sonuçsuz uğraşmak, çalışma sayılmaz. Hiç bir şey yapmamak veya sonuçsuz, anlamsız şeyler yapmak, çalışma yasasına karşı büyük kusurdur.
2. Her şeyi kazanmak gerekir. Kazanmanın yolları hangileridir? Tip olarak en ilkel, çıplak ve her şeyden yoksun bir insan alalım. Bu türlü bir insan için, mirastan bahsedemeyiz. Çünkü aldığımız örnek, ailesiz, sabit mesleksiz, ilkel bir insandır. Bu noktada, kazanmanın doğal kanunlannı arayacak olursak, yalnız tek bir esas görülür. Çalışmak… Bundan başka çare yoktur. İnsan, doğal olarak, kişiliğine sahiptir; bu özellik, insanı bütün dünyaya sahip kılabilir. Yani, insan zekâsı, sanatı, iradesi sayesinde, bütün unsurlan emri altına alabilir. Bu, bize çalışmanın yüksek değerini, ahlaki özelliğini ve her şeyden kutsal olan bir hakkı, çalışmak hakkını gösterir. Çalışma, insanlann bedensel kuvvetlerini geliştirir ve sosyal hayat için ihtiyaç olan şeyleri sağlar. Çalışmaksızın, düşünsel gelişim ve ahlaki olgunlaşma da mümkün değildir. “Tembellik, bütün fenalıkların anasıdır. ”
3. Çalışmak bir ceza değildir. Bir cezadan, bir sıkıntıdan kaçar gibi çalışmaktan kaçınmak çok kötü ve hazırlıksız bir harekettir. Çalışmak, aslında, zulüm değildir. Yalnız, tutulan iş ile bireyin yetenekleri ve zevkleri arasında uygunluk olmalıdır. Çalışmak ilk sıkıntılara ve ilk isteksizlikler yenildikten sonra, en büyük bir zevktir. Çalışmayı ceza saymak, onun güzelliğini ve iyiliklerini tanımamak, doğaya karşı haksızlık olur. İnsan, çalıştığı işin eli altında veya kafasının içinde eserini büyümekte ve yükselmekte gördüğü zaman ne büyük zevk duyar. Bu eser, ister çiftçinin ürünü, ister mimann evi veya heykeltıraşın heykeli, ister bir ilim adamının veya bir sanatkârın buluşu, kitabı olsun, zevk birdir. Zevk, bütün güçlükleri, saban arkasında dökülen terleri, sanatkârın, düşünürün bazen pek üzücü olan yorgunluklarını hemen unutturur.
4. Çalışmak sosyal tir görevdir. İnsan çalışır, fakat işini, ancak toplum sayesinde olgunlaştırabilir, faydalı, değerli bir hale koyabilir. Ancak toplum sayesindedir ki, kişisel varlık ile her işçi arasında sürekli bir değişim ortaya çıkar. Yapılan işin, kimseye faydası yok ise onun için çalışmak verimsiz bir uğraş olarak kalır. Bu nedenle, topluma faydalı bir iş yapmak gerekir; bu durum, çalışmayı sosyal bir görev hükmüne koyar. Çalışmak genel yasadır; gelir sahipleri; zenginler de, bu yasa dışında kalamazlar; var olan servetini milli servetin çoğalmasına yardım edecek şekilde kullanmalıdır. Bir zengin, bedeni çalışma dışında kalabilir; ancak, o zaman çalışmasını düşünce uğraşısına yöneltmelidir. Türk milletinin bağımsızlığı bugünkü evlatlarının yanılmaz görüşleri ve yorulmak yeteneğinden olmayan, çalışmak coşkusuyla, büyük ve par lak olacaktır (1927).
Medeni Bilgiler, S. 110-111-112