Yurdun savunulmasını, çok değerli olsa bile, bir tek kişiye bağlı bulundurmak doğru değildir.
11 Mayıs 1920
Bireyler düşünmeyi bilmezse, topluluklar istenen yöne, herkesçe iyi veya kötü yönlere götürülebilirler. Kendini kurtarabilmek için her bireyin yazgısıyla kendisinin ilgilenmesi gerekir. Aşağıdan yukarıya, temelden çatıya doğru yükselen bir kuruluş elbette sağlam olur. Ancak kuşku yok ki, her işin başlangıcında, aşağıdan yukarı olmaktan ziyade yukarıdan aşağı olmak zorunluluğu vardır.
Aralık 1920, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I
Asıl olan ulustur, toplumdur. Onu da genel olarak meclis yönetir. Bu her yerde böyledir. Fakat bireyler de vardır. Meclis ülke ve devlet işlerini bireylerle, kişilerle yürütmektedir. Her devletin işlerini çekip çeviren kişi ve kişiler bellidir. Gerçeği anlamsız kuramlarla yadsımaya gerek yoktur.
Mayıs 1921, Nutuk
Bugünkü yaşam koşulları altında, bir birey için olduğu gibi bir ulus için de, güç ve yeteneği, eylemleriyle gösterip kanıtlamadıkça ona saygınlık gösterilmesini ve önem verilmesini beklemek boşunadır. Güç ve yetenekten yoksun olanların kimse yüzüne bakmaz. İnsanlık, adalet, iyilikseverlik gereklerini bütün bu yetenekleri olduğunu gösterenler isteyebilirler.
Ağustos 1921, Nutuk
Yazgısını, kendisini zincire vuran kişilere bırakan uluslar, o kişilerin keyif ve isteklerinde oyuncak olmaya karar vermiş, razı olmuş sayılırlar. Böyle uluslar yazgılarını ellerine bıraktığı insanlar başarı kazandıkça onların daha da ağır koşullarda zorbalığı altında kalırlar. Başarılı olamazlarsa, felaket, çöküş yalnız o insanların değil onlara bağımlı olan topluluğu da etkiler. Öyleyse her iki olasılıkta da böyle bir ulus kesin olarak felaketle karşılaşacaklardır.
Ocak 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Maddi ve manevi çöküş korkuyla, güçsüzlükle başlar. Güçsüz ve korkak insanlar herhangi bir felaket karşısında ulusun da hareketsiz ve çekingen bir duruma düşmesine neden olur. Güçsüzlük ve duraksamada o denli ileri giderler ki adeta kendi kendilerini aşağılarlar. Derler ki biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olmamız olanağı yoktur. Hiçbir sınırlama ve koşul ileri sürmeden varlığımızı bir yabancı eline bırakalım.
Mart 1922, Nutuk
Baylar, bir ulus, bir ülke için kurtuluş, esenlik ve başarı istiyorsak bunu hiçbir zaman sadece bir kişiye bağlamamalıyız. Çünkü herhangi bir kişinin başarısı demek, o ulusun başarısı demektir. Bir ulusun başarısı kesinlikle ulusun genel güçlerinin bir doğrultuda olmasını gerektirir. Bu nedenle bilelim ki, ulaştığımız başarı ulusun gücünü birleştirmesinden, işbirliği yapmasından ileri gelmiştir. Eğer aynı başarıyı, aynı zaferleri gelecekte de taçlandırmak istiyorsak, aynı temele dayanalım, aynı biçimde yürüyelim; çünkü başarı ancak böyle elde edilebilir.
Ocak 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir ulusun soylu bir varlığı, saygıya değer bir mevkii olması için o ulusta sadece bilgin ve fen adamı bulunması yetmez. Her bilimin, her şeyden önce bir özelliği bulunması gerekir ki, o da ulusun belli ve olumlu bir karakteri olmasıdır. Böyle bir karakteri olmayan bireyler ve böyle bireylerden oluşan uluslar hiç bir zaman gerçek bir devlet meydana getiremezler. Böyle uluslar birer fesat yuvası olurlar.
***
Şunu bir gerçek olarak biliniz ki, şeref hiç bir zaman belli bir adamın değil, bütün ulusundur. Eğer yapılan işler önemliyse, elde edilen başarılar belirginse, dikkat çekiciyse, her birey kendisini kutlamalıdır. Çünkü böyle büyük şeyleri ancak çok yetenekli büyük uluslar yapabilir ve bu ulusların her bireyi böylesine yetenekli ve büyük bir ulustan olduğunu düşünerek kendisini kutlasın!
Mart 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Baylar, ellerine bir ulusun yazgısı emanet edilen kimseler, o ulusun güç ve erkini yalnız ancak gene o ulusun gerçek ve elde edilebilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an olsun unutmamalıdırlar. Bu kimseler düşünmelidirler ki, bir ülkeyi ele geçirmek, o ülkenin yurttaşlarına egemen olmaya yetmez. Bir ulusun ruhu ele geçirilmedikçe, bir ulusun kararlılık ve iradesi kırılmadıkça, o ulusa egemen olmaya olanak yoktur. Yüzyılların oluşturduğu ulusal bir ruha, sağlam, şaşmayan bir ulusal iradeye hiçbir güç karşı koyamaz. Birinin egemenliği altına girmek istemeyen bir ulusu esir olarak tutabilecek kadar-güçlü zorbalar artık dünyada kalmamıştır.
Ağustos 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir toplumun, kesinlikle, ortaklaşa bir düşüncesi vardır. Eğer bu her zaman iyi dile getirilip belirtilmiyorsa, onun yok olduğu sonucuna varılmamalıdır. O her zaman vardır. Varlığımızı, bağımsızlığımızı kurtaran bütün davranışlar ulusun ortaklaşa düşüncelerinin, isteklerinin, kararlılığının belirmesinden
başka bir şey değildir.
***
Esin ve güç kaynağı ulusun kendisidir. Ulusun ortak eğilimi, genel düşüncesi olduğunu yadsıyanlar vardır. Böylelerini hepiniz çok duymuşsunuzdur. Ülkemizin başına gelmiş olan bunca felaketler, hiç kuşku edilmemelidir ki, bu aymaz insanların ülkenin yazgısı ve iradesini ellerinde tutmuş olmalarından ileri gelmiştir.
Eylül 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir ulusun bireylerinde başta gelmesi, sayılması gereken şey, ulusun ortak isteği, toplu düşüncesidir. Bir kimse ülkesine ve ulusuna yararlı bir iş yaparken gözünden bir an olsun uzak bulundurmamak zorunda olduğu kural ulusun gerçek eğilimidir.
Kasım 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Bir ulus, bir toplum, tek bir bireyin çaba ve çalışmalarıyla bir adım bile atamaz.
Ekim 1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II
Güç birdir, o da ulustur.
Kasım 1937, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I