- Arkadaşları ve Öğretmenleri: Atatürk, gerek gittiği okullarda gerekse karargâhlarda, dönemindeki kimi arkadaşlarından da etkilenmiştir. Bunlar arasında, Manastır Askeri Lisesi’nde iken arkadaş olduğu ve başta şiir olmak üzere yazınla tanışmasını sağlayan Ömer Naci ile yine okulda tanımış olduğu ve Fransız yazarlarını keşfedeceği kapıyı açan (Ali) Fethi Okyar’ı ilk sırada anmak doğru olacaktır. Selanik Askeri Ortaokulu’nda öğrenim görürken kendisinden hem Fransızca’yı hem de ülkenin temel sorunlarını öğrendiği ve Vatan ve Hürriyet Derneğini kurarken yardım aldığı Fransızca Öğretmeni Yzb. Nakiyüddin Yücekök ile Manastır Askeri Lise si’nde öğrenciyken tarih öğretmeni olan ve hakkında “Kendisine minnet borcum var, bana yeni bir ufuk açtı” diye söz ettiği Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bilge ise Atatürk’ün düşünce dünyasına yön veren öğretmenleri arasında ilk anılacak simalardır.
- Dönemin Türk Aydınları: Romantizm akımını benimsememekle birlikte, “Türk ulusunun yüzyıllardan beri beklediği sesi” sözleriyle değerlendirdiği Namık Kemal; yine Meşrutiyet dönemi düşünürlerinden ve ünlü “Tahlil-i ve Tenkidi Tarih-i İslam” adlı yapıtın da yazarı olan Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi; ulusalcı ozanlardan Mehmet Emin (Yurdakul); zorbalığa karşı direnip insanlığı yükseltmeye yönelen Tevfik Fikret; kültür, uygarlık, halk ve ulus kavramları üzerinde önemli bilimsel çalışmalar yürütmüş olan toplum bilimci Ziya Gökalp; aslen Polonya kökenli olan ve ünlü “Eski ve Yeni Türkler” adlı araştırmanın sahibi tarihçi Mustafa Celalettin, Atatürk’ün etkilendiği Türk aydınları arasında sayılabilir
- Yabancı Düşünür ve Bilimciler: Cumhuriyetçilik, anayasacılık ve özgürlük gibi konularda, başta ünlü “Toplumsal Sözleşme” olmak üzere bütün yapıtlarını okuduğunu Meclis kürsüsünden dahi övünçle belirttiği Fransız düşünür J.J. Rousseau; yine güçler ayrılığı ilkesi ve yasaların yargısal denetimi konusunda önemli çalışmaları bulunan ve ünlü “Yasaların Ruhu” adlı yapıtın da yazarı olan Montesquieu; Türk tarihinin uzun geçmişi ve büyüklüğü konusunda bulgular içeren çalışmalarından etkilendiği Fransız tarihçi Leon Cahun; Türk tarihinin İslamiyet öncesinde de var olduğunu ve bütünsel bir uygarlık olarak ele alınması gerektiğini ortaya koyan ünlü tarihçi Deguignes; İslam tarihini İslam toplumlarının toplumsal yapısı açısından ve nesnel bir biçimde inceleyerek 5 ciltlik bir İslam Tarihi yapıtı yazmış olan tarihçi Leone Caetani; bölgesel antlaşmalardan başlayarak bir Birleşik Dünya Devletinin kurulmasına uzanan perspektifte dünya barışı için çaba harcamış ünlü İngiliz tarihçi Herbert George Weels; ırkçılığın yaygın olduğu bir dönemde uygarlık tarihine ırkçı olmayan bir bakış açısıyla yaklaşan ve Türklerin “barbar” olarak tanımlandığı bir dünyada ırksal olarak Ari özellikleri gösterdiklerini ortaya koyan J.A. Gobineau ve Eugéne Pittard, Atatürk’ün etkilendiği yabancı düşünür ve bilimciler arasında öncelikle akla gelenlerdir.
Gerek Türk gerekse yabancı olsun, Atatürk’ü kitaplarıyla etkileyen aydın, düşünür ve bilimci listesini uzatmak olanaklıdır. Ancak Atatürk’ün 3750 dolaylarında kitap okumuş olduğu dikkate alındığında, böyle bir listenin çalışma amaçlarımızın sınırlarını aşacağı açıktır. Kaldı ki Atatürk, önemli bilgi ve düşüncelerin altını çizerek, özel işaretler ve uyarılar koyarak, kişisel notlar ve özel yazılar düşerek okuduğu için, aslında uzun bir okuma listesi sunmak da anlamlı değildir. Onun iç dünyasına kitaplar üze rinden yapılacak bir yolculuğun, tüm bu kişisel notları da çözümlemesi gerekir ki örneğin Gürbüz Tüfekçi’nin 1983 yılında yapmış olduğu “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” adlı böyle bir özet çalışma ancak 2 cilde sığabilirken; Anıtkabir Derneğince yürütülen benzeri, fakat daha ayrıntılı bir çalışmanın ise 24 cilde ulaşacağı öngörülmüştür. Sonuç olarak burada, Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar başlıklı bir listeye yer vermek hem olanaksız hem de anlamsızdır. Bu nedenle Atatürk’ün okuma türlerini tematik olarak sınıflandırmak daha yararlı ve düşündürücü olacaktır. Buna göre, okuduğu Türkçe kitapların ağırlıklı olarak “dilbilim, yabancı dil, İslam tarihi, kamu hukuku, felsefe, devrimler tarihi, Osmanlı tarihi, Türklerin tarihi ve uygarlık tarihi” konularında olduğu söylenebilir. Yabancı dildeki kitaplar arasında ise daha çok “farklı ülkelerin tarihi ve coğrafyaları, dünya ve okyanus coğrafyası, dünya tarihi, devrimler tarihi, uygarlık tarihi ve eski kavimlerin dilleri” ön plana çıkmaktadır.
Bu denli bir okuma alışkanlığının yaşam deneyimleriyle de birleşerek üst düzey bir birikime yol açmış olması; kitapların, Atatürk’ün düşünce dünyasında yalnızca okuduğu değil, yazarak verdiği kişisel ürünler olarak da yer almasına yol açmıştır. Bir bakıma, Çiçero’nun “Kitaplar, kitaplardan yapılır” sözünde olduğu gibi, eylem sahnesinin arka dekorunu kitaplardan inşa eden büyük önder, eylemlerinin arasında yazma etkinliğini de katmış ve yazılı kültürümüzün harcına unutulmaz yapıtlar bırakmıştır: Bölüğün Muharebe Eğitimi, Cumalı Ordugâhı, Takımın Muharebe Eğitimi, Taktik ve Tatbikat Gezisi, Geometri, Subay ve Komutan ile Konuşmalar, Medenî Bilgiler. Ve elbette, bir ulusun başı, başkomutanı ve cumhurbaşkanı olarak bir başyapıtı bırakmıştır: Söylev. Nedir Söylev ve neden bir başyapıttır? Bu soruya da izleyen bölümde yanıt arayalım.
SÖYLEV (1919-1927) ve DEMEÇLER (1928-1938) syf: 7-9