ATATÜRK milliyetçiliği; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını korumayı ve aynı zamanda Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaç edinmiştir. Başka milletlerin bağımsızlığına saygılı, saldırganlığa ve yayılmacılığa karşıdır. Kapalı bir toplum anlayışını reddeder ve gerekli durumlarda çağdaşlaşmaya katkı sağlayabilecek başka ülkelerin deneyimlerinden yararlanmayı önerir. ATATÜRK milliyetçiliği ümmetçiliğe karşıdır. Çağdaş ve lâik bir milliyetçiliktir. Toplumun her kesiminde ulusal kimlik bilincinin canlı tutulmasını ister. Ayrımcı değil birleştiricidir. Dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun kendini Türk kabul eden herkesi Türk sayar.
ATATÜRK milliyetçiliği; Türk insanının mutluluğu için çalışan, üreten, yaratan, uygarlığa katkı sağlayan, bedenini, parasını ve beynini Türk ismini uzaya yazmak için seferber eden bir anlayışın sembolüdür. ATATÜRK milliyetçiliği bütün yaşamını tarif edilemez yalnızlıklara, imkânsızlıklara ve sıkıntılara rağmen Türk ulusuna adayan ve buna rağmen ulusuna karşı olan görevlerinin henüz bitmediğine inanan ve bunun acısıyla ebediyete intikal eden ATATÜRK’ün aşağıdaki sözlerinde anlamını bulmuştur:
“Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletler arası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliğini korumaktır.”
“Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle iş birliği yapan bütün milletlere hürmet eder ve saygı duyarız. Onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz her hâlde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik değildir.”
“Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır.”
“Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerin çocuklarına kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü şu olmalıdır:
“Benim Türk milletine, Türk Cumhuriyeti’ne, Türklüğün geleceğine ait görevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.” Bu sözler, bir kişinin değil, Türk ulusunun duygusunun ifadesidir. Bunu her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere devamlı tekrar etmekle son nefesini verecektir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, onun sonsuz olduğunu göstermelidir. Yüksek Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur.”
Atatürkçülük (Birinci Kitap); s. 83-85.