Türk kadının geçmişteki yaşamı, bu gün hâlâ birçok İslâm ülkesinde kadınların maruz olduğu çağ dışı yaşamdan çok da farklı değildi. Özellikle kent kadınları, yanlış inanışların da etkisiyle, sosyal yaşamdan kopuk, ev hayatıyla sınırlı, kara çarşaf ve peçe altında geçen bir ömre mahkûm edilmişlerdi. Türk kadını cumhuriyetle birlikte erkeklerin sahip olduğu tüm yurttaşlık haklarına kavuşarak bu haksızlıktan kurtulmuştur. Medenî kanunla yurttaşlık haklarının büyük bir kısmını kazanan Türk kadını, 18 Aralık 1934’te çıkarılan bir yasa ile de milletvekili seçilme hakkını elde etmiştir.
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde ettiği tarihlerde uygar olarak kabul edilen birçok batı ülkesinde kadınlar bu haklardan yoksundu. O bakımdan kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması Türk devrim sürecinin en ileri adımlarından biridir. Bugün toplum ve devlet yaşamının her alanında Türk kadını görev alabilmekte, üstlendiği her görevi büyük bir yetenek ve başarıyla yürütmektedir. Türk kadınının ulaştığı bu seviye yeterli olmamakla birlikte gurur vericidir. Bunda ise şüphesiz en büyük pay büyük önder ATATÜRK’ündür. Onun aşağıdaki sözleri bu gerçeğin geleceğe taşınan en canlı kanıtıdır:
“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim. Diğerini görmezlikten gelelim de kitlenin tümü ilerlemeye olanak bulabilsin? Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok, ilerleme adımları iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenileşme sahasına birlikte kesin aşamalar yaptırmak lâzımdır. Böyle olursa inkılâp başarılı olur. Memnuniyetle görmekteyiz ki, bugünkü gidişimiz gerçek ihtiyaçlara yaklaşmaktadır. Herhâlde daha cesur olmak gereği açıktır.
Bizim dinimiz hiçbir zaman kadınların erkeklerden geri kalmasını istememiştir. Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkek ve kadın beraber olarak ilim ve irfan kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve irfanı aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve ona sahip olmak mecburiyetindedir. İslâm ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kayıtlara bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk toplum hayatında kadınlar ilim ve irfan bakımından ve diğer hususlarda erkeklerden kesinlikle geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir.
age.; 331-335.