Baylar, yüce Meclisinizin ilk açılış günlerinde temel ilkeler ve temel noktalar kabul etmiş olduğu konuları ve bunlara dayanan anayasamızın maddelerini düşünecek olursak, bu anayasanın doğrudan doğruya yalnız bizim kafalarımızın, bizim bilgimizin ürünü olmadığını anlarız. Bu yasa doğrudan doğruya ulusun her bireyinin kalbinde ve vicdanında kendiliğinden belirmiş, bundan ötürü de toplumumuzun yüce vicdanının derinliklerine yerleşmiş, ondan sonra yürürlüğe konmuştur. Zaten bununla ilgili olarak demin söylemiştim: yasa, gerçek yasa böyle olur. Taklitle yasa olmaz. Anayasamız böyle gerçek bir yasadır. Çünkü ulusumuzun vicdanından, inanışından doğmuştur. Bu nedenle, baylar, toplumuzu oluşturan ve gerçek ilkelerde birleşen hiçbiriniz, (Anayasa’yı göstererek) bu bilimsel yapının yıkılmasını ve (Kanun-i Esasi’yi göstererek) bu kara kitabın, bu yıkıntının baykuşların yuvası olan bu nesnenin yeniden yürürlüğe konmasını vicdanıyla bağdaştıramaz.
Mart 1922, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I

Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.