Türk milleti, bin yıldan fazla bir zamandır bu topraklarda yaşama hakkına sahiptir. Bu eskiye ait kalıntılarla tespit edilmiştir. Osmanlı Devleti’ne gelince, bu devlet yedi asırdır yaşamaktadır ve muhteşem mazisi ve tarihiyle övünebilir. Biz, kudreti ve haşmeti bütün dünyada, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında tanınan bir milletiz. Cengâverlerimiz ve ticaret gemilerimiz okyanusları aşmışlar ve bayrağımızı Hindistan’a kadar götürmüşlerdir. Kabiliyetlerimiz, bir zamanlar sahip olduğumuz ve bütün dünyaca bilinen hâkimiyetimizle ispat edilmiştir. Fakat son yüzyıl boyunca Avrupa kuvvetlerinin hükûmet merkezimizdeki entrikaları ve bu entrikaların neticesinde bağımsızlığımıza müdahaleleri, iktisadî hayatımızı engelledikleri kayıtlar, yüzyıllarca birarada kardeşçe yaşadığımız Müslüman olmayan unsurlarla aramızda ektikleri ihtilâf tohumları ve bu durumlara ilâveten hükûmetlerimizin zayıflığı ve bunun neticesi olan kötü idare, çağdaş seviyede gelişme ve refah yolunda ilerlememize engel teşkil etti. Bugün içinde bulunduğumuz acı durum, hiçbir zaman bizim esastan ehliyetsizliğimizi veya çağdaş medeniyete uyamadığımızı ifade etmez. Bu, tamamen yukarıda sayılan birbirine zıt sebepler yüzünden hasıl olmuştur.
1919 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s. 83-84)