En ağır top güllelerinin sağanakları altında verdiği kararlarda, giriştiği teşebbüslerde, demir gibi sağlam ve telaşsızdı. O, askerleriyle birlikte duyuyor ve yaşıyordu. Onların dostu, babası ve tapındıkları güçtü. O, vaktiyle Gelibolu’yu Türkiye’yi, İngiliz zaferine kıl kalmışken kurtarmıştı. O’nun adı Mustafa Kemal’di.
***
Ancak tek bir adam, emperyalist kudretin iç yüzünü gerçekliğiyle sezip kavramıştı. Devrimci dinamizmin büyün mantıkî sonuçlarını hesaba katarak ona karşı koyabilmişti: Kemal Atatürk. O’nun yönetimi altında on altı milyon Türk, ötekilerden milyarların ulaşamadıklarını ele geçirebilmişti. Yalnız O’nun iradesi altındaki Türk ulusu emperyalizmi alt edebilmiştir.
Türk halkının yeni devleti, yeni çağın özünden doğmuştur. Bir başbuğ, bir başkan, bu öze, öz düşüncesi ve öz bilinciyle biçim vermişti.
Bir tek kişi, düşünen ve yaratan insan, zamanın olaylarından ve yönsemelerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin plânını yapmış; yapısını kurmuştur.
***
Eğer Kemalizm yolunu, Türk ulusunun yolunu tutarlarsa, Türk ulusu gibi istiklâl hasreti çeken bütün sömürgeler, yarı sömürgeler bağımsızlıklarına kavuşacaklardır.
Bugünkü Türkiye, 1937
Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.