Türk ulusu, Atatürk’te iki yüzyıl beklediği kurtarıcıyı bulmuştur. Atatürk’ün eseri, bir bütün olarak, tek bir kelimede toplanabilir: <<Kurtuluş!>> Bu gerçek, aydının kafası kadar, halkın şuurunun içindedir.
Halk için, hâtırası güzel ne varsa hepsi, özellikle Atatürk devrine aittir.
Ulus Gazetesi, 16 Kasım 1938
Bir fikre saplanıp kuvvet ve kudretini onu söktürmeğe sarfeden küçük bir kibir değil, dinlemekten, sormaktan, aramaktan ve kesin kararını en sona saklamaktan çekinmiyen büyük bir gurur sahibi idi. Sevdiği şey itaat edilmekten fazla inanılmaktı.
***
Lâisizm, bizde, yüzyıllardan beri dil, kan, hatta din birliğine rağmen halk yığınlarını bin parçaya bölen acıklı didişmenin sonu, en sağlam beraberlik olan eğitim ve kültür birliğinin başlangıcı olmuştur.
Ulus Gazetesi, 10 Kasım 1939
Eski Türk fatihlerinin ihtiraslarından hiçbiri kendinde eksik olmayan Mustafa Kemal’e ölünceye kadar, Türk toprağının sevgisi, acısı yüzyıllardan beri, durmaksızın, dinmeksizin, ya gözyaşı, ya kanı akan bu halkın babalığı, kardeşliği, evlatlığı duygusu hakim olmuştur.
İnandırmak güçse de, bir defa inandırdıktan sonra bir ulusu bin defa kandırmak kolaydı: Mustafa Kemal aldatmadı!
Aksine daima gerçeğe, katı, zorlu, çetin gerçeğe çağırdı. Uçmak isteseydi, hepimiz O’na kanat olurduk: O, bizim hayallerimizin kanatlarını kırdı, kartal yuvasında öldü.
Ulus gazetesi 10 Kasım 1943
Buddha ölürken:
-Üstad öldü diye ağlamayınız. Üstad size öğrettiklerimdir! demişti.
Atatürk de bizlere öğretmiş olduklarıdır.
Dünya Gazetesi, 8 Kasım 1953
***
Atatürk, milletinin verebileceği en yüksek ikbal zamanlarında dahi mevkiini fikirleri uğruna feda etmeğe hazırdı. Bütün devrinde hiçbir tavizcilik, hiçbir gerileme, hiçbir tezatlaşma olmamıştır.
Dünya Gazetesi, 10 Kasım 1956
Anadolu’dan geldiğini duyup görüştüğümüz bir kurmay albay:
-Benim bildiğim Mustafa Kemal, Anadolu’nun son tepesine kadar gider, yine teslim olmaz, diyordu.
Kocatepe’de, bir ağır düşüncenin heykelini andıran fotoğrafını göz önüne getiriyor musunuz?
Başlarını ateşe, taşa ve çeliğe çarpa çarpa kan köpüren Türk kahramanlığının düşünen, arıyan, bulan, gösteren, bazen bir <<Evet>> ile <<Hayır>>ına vatan talihi bağlanan başıdır O!
***
Mustafa Kemal’in azim, karar ve irade kuvvetini, 1922 Ağustos’unun son haftasından iki ay önce sahneden çekiniz. Bugünkü Türkiye yine bu Türkiye olamazdı.
***
Hesapsız ve lüzumsuz, <<Bir tek Türk’ün hayatını tehlikeye sokmamak>> davasından ömrünün sonuna kadar şaşmamıştır.
Çankaya, Cilt I
Yüzellilikleri bile affetmesi insan zaaflarına karşı feylesofça davranışlarının bir eseri değil midir? Bir gün barışmıyacağı hasmı, bir gün bağışlamıyacağı suç yoktu diyebilirim.
Not defterime aldığım en güzel sözlerinden biri şudur: “Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır. Onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler!”
***
Atatürk devrinde vatan kurtulmuştur. Yalnız bu şeref bir vatandaşın milli tarihin en büyüklerinden biri olmasına yeter.
***
Mustafa Kemal kızdıkça: <<Millete giderim!>> derdi. Mustafa Kemal’in inkılâp iradesinin kaynağı, halkın kendine inanışıdır. Tanzimattan beri isimlerini duyduğumuz liderler arasında halkı doğru anlıyan ve halk ile kaynaşma yollarını bulan yalnız O, idi.
O, kalabalıktan ürken ve kalabalığı kendilerinden iki üç asker kordonu ötede tutan diktatörlerin aksine, nefesine nefesi karışan kalabalıkta kuvvet bulurdu.
Atatürk, bulunduğu yerde neşe ve şevki susturan iki yüzlü bir şark zorbası değil, şenlik içine katılan, halk sevincini içine sindiren, içenle içen, oynayanla oynayan, konuşanla konuşan bir halk arkadaşı idi.
Çankaya, Cilt II
Bir hastalığın nöbetleri içinde ölümü iki gözleriyle görmüş gibi olanlar vardır. Ben iki gözümle battığımızı gördüm ve kurtulduğumuzu gördüm.
Mustafa Kemal’i unutamam.
O, sonra daha da büyüdü. Kendi milletine tekrar o günleri göstermemek için, asıl kurtuluş savaşına zaferden sonra girdi.
İnkılâp nizamının Atatürk’ü zaferin Mustafa Kemal’ini gölgede bıraktı, kendini gene kendi geçti.
Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri, 1955
Mustafa Kemal, halk acısını ve halk idealini bir cisim ve can gibi kendinde topladığı içindir ki, herkes O’nun sesine doğru gitti; herkes O’nun sancağı altında namus ve hürriyetini kurtarmağa koştu.
Yücel Dergisi, 1941, Cilt XIII
O’nu niçin seviyoruz? Çünkü O’nda kendimizi seviyoruz. Her şeyi bizden aldığı için, O, hepimizin, kendimiz için hayal ettiğimiz bir kemal halidir. Halk O’nda kendini tanıyor, kendine tapıyor.
Yücel Dergisi, 1941, Cilt XII, sayı 72
Yaşarken bir eser bıraktı. Onu övelim ve koruyalım. Ölürken bir ders bıraktı: Unutmayalım. Bu ders, halkı sevmek, halka inanmak, halk ile kaygılanmak, halk ile gururlanmak, halk uğruna feda olmaktır.
Yücel Dergisi, Cilt XVIII, sayı 103