ATATÜRK’ün askerlik yaşamının her anı cephenin sıcak ateşiyle iç içe geçmiştir. O daima en ön siperlerde kimi zaman Mehmetçiklerin yanında kimi zaman önünde olmuş, cephenin acılarını, sevinçlerini, zorluklarını, ateşini onlarla paylaşmıştır. O, kararlığıyla, cesaretiyle, sevgisiyle, bilgisiyle, öngörüsüyle Mehmetçiklerin efsanelerine konu olmuştur. Mehmetçik ona inanmış, onunla zaferi mutlak görmüş ve bunu da başarmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bu inancın eseridir.
Büyük Taarruz’da .Türk ordusunca esir alınan Yunan Başkomutanı Trikopis, kendi yenilgilerinin gerçek nedenini ATATÜRK’ün, cephede komutanlarıyla ve Mehmetçikleriyle iç içe tek yürek oluşunu göstermektedir .ATATÜRK’ün her Türk’e gurur veren her düşmanı da kıskandıran bu özelliğini aşağıdaki anekdotta Trikopis imalı bir şekilde dile getirmektedir:
Büyük Taarruz esnasında Gazi’nin yanında bulunan arkadaşlar, Yunan Kuvvetleri Komutanı General Trikopis’in Başkomutan çadırına nasıl getirildiğini şöyle anlattılar:
Trikopis, diğer esir kolordu ve tümen komutanları ile birlikte Gazi’nin huzuruna çıkarıldıkları zaman, hepsi çok heyecanlı ve bitkin hâlde imişler. Gazi, bunları oturtmuş, kendilerini teselli için bu gibi yenilgilerin tarihte örnekleri olduğunu, sevk ve idareyi eksiksiz yapmış iseler vicdanen rahat olabileceklerini söylediği zaman, Trikopis:
-Askerî görevimi tamamen yaptığıma eminim. Fakat asıl görevimi malesef yapamadım, diye intihar edemediğini anlatmak isterken, Gazi:
-O size ait bir düşüncedir, diye sözünü kesmiş ve harita üzerinde:
-Şurada bir tümeniniz vardı. Niçin onu şuraya almadınız? Filân yerdeki kuvvetlerinizi falân yere sevk etseydiniz daha iyi olmaz mıydı? gibi bazı eleştiriler yapmış, Trikopis:
-Ben öyle hareket etmek için emir verdim. Fakat (yanındaki kolordu komutanını göstererek) bu yapamadı, demiş.
Bu görüşmeler olurken esir komutan yavaşça yanında bulunan subaylarımızdan birine:
-Bizim ile konuşan bu general kimdir? diye sormuş, subay:
-Başkomutan Mustafa Kemal! deyince adam hayrete düşmüş:
-Şimdi anladım biz niçin mağlûp olduk! Bizim Başkomutan İzmir’de vapurda oturuyordu ! diyerek derdini dökmüş.
Erendil; s. 43.