Derslerimize muntazam çalışmakla beraber, kendimizi güzelim İstanbul’un eğlenceli muhitlerinden de
mahrum bırakmıyorduk. Tatil günlerinde ve bazen da kaçamak olarak bunlara karışıyor idik. Kah Mustafa Kemal ile
baş başa, kah Arif Adana, Müfit Kırşehir ve Tevfik Selanik’le beraber Beyoğlu’ndaki eğlence yerlerini dolaşır, hatta bir ara
da içer ve müzik dinlerdik. Bazen Adalara gittiğimiz de olurdu. Bir perşembe günü son vapuru kaçırdığımız için Büyükada’da çamlar altında sabahladığımızı çok iyi hatırlarım. Yaz mevsiminde Beyoğlu’nda çoğunlukla Zeuve birahanesine gider, burada nefis Alman birası içerdik. Birahanenin sahibi emekli bir Alman astsubayı idi. Kendisi kasada oturur,
ailesi müşterilere hizmet eder, içki ve meze getirirlerdi. Burada Avrupa’da çıkan gazeteleri de bulmak mümkündü. Mahzen gibi bir yerdi ama, yaz günleri serin olurdu. Sonra çok temizdi. Müşterileri de seçilmiş kimselerdi. Sık sık yabancılar da buraya uğrarlardı. Ya sahibinin Alman tebaası olması veyahut sapa bir mevkide bulunması yüzünden Zeuve birahanesine hafiyeler gelmezlerdi.
Ali Fuat Cebesoy – Sınıf Arkadaşım Atatürk – syf: 47