1922’lerin Ankara’sı. Mustafa Kemal büyük bir özveri ile çalışıyor. Her
sabah Çankaya Köşkü’nden çıkıp, Büyük Millet Meclisi’ne giderken o
yolda sadece tek bir iğde ağacı var. Bir tek!
Mustafa Kemal o ağacın önünden geçerken her sabah…. Ve dönüşte hemen
hemen her akşam… Yanında kim varsa ona, ne konuşuyorlarsa sözü kesip;
“Bak, diyor bu benim iğde ağacım!”
Sonra yine bir gün, yine beraber olduğu bir dostuna ağacı göstermek için
otomobilin penceresine uzandığında, Mustafa Kemal gözlerine inanamıyor.
Çünkü iğde ağacı yerinde yok.
Hemen otomobili durdurup iniyor, yol üstünde çalışan işçilere doğru hızla
yürüyor ve:
– Çocuklar, buradaki ağaca ne yaptınız?
İşçilerden biri:
– Kestik efendim. Yolu genişletmek için mühendis bey emretti.
Mustafa Kemal hüzünlü bir yüzle arabasına dönüyor, yüzünü elleriyle kapatıyor ve çocuklar gibi içtenlikle ağlıyor.
– Ama o benim ağacımdı…
Araz, “Atatürk’ü …”, Bütün Dünya, s. 54
Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.