Başarılı insanların kendileriyle gurur duymaları en doğal haklarıdır. Çünkü her başarı sadece başarıyı gerçekleştirenin değil başarıdan yararlanan herkesin mutluluğuna katkı sağlar. Gururun asıl nedeni başkalarının mutluluğuna hizmet etmiş olmaktır. Kibir ve mağrurluk gibi insanî olmayan boyuta dönüşmediği sürece gurur, normal bir davranıştır. ATATÜRK, Türk milletinin yetiştirdiği seçkin bir insan olmasına rağmen kendisini hiçbir zaman insanüstü görmemiş, milletin hizmetinde bir fert olmanın gururuyla yetinmiştir. “Millete efendilik yoktur, hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.” sözüyle de bunu vurgulamıştır. Aşağıdaki anekdot onun bu yöndeki düşüncesini yansıtan güzel bir örnektir:
ATATÜRK, kendisinin insanüstü bir varlık olduğunu söylemelerini hiç hoş karşılamazdı. Çocukluk arkadaşı Nuri Conker’in sert şakalarını büyük bir neşe ile dinler ve hepimizin önünde tekrarlatırdı.
Bir gün sofradakilerden biri:
-Paşam, kim bilir çocukluğunuzda ne müstesna bir insandınız. Kim bilir ne eşsiz anılarınız vardır, demişti.
ATATÜRK güldü ve Conker’e döndü:
-Nuri anlatsın, dedi.
Nuri Bey her zamanki şakacı diliyle:
-Bakla tarlasında karga çobanlığı ederdi, yanıtını verdi. Deminki soruyu soran kişi, sözün bu yola dökülmesinden fena hâlde ürktü. Soruyu ortaya attığına bin kez pişman oldu.
-Aman efendimiz, diyecek oldu, ATATÜRK hemen sözünü kesti:
-Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdedir.
Besleyici; s. 117-118.