Vatandaşlarına “angarya” yüklemek, halk egemenliğinin geçersiz olduğu demokrasi öncesi toplumlarda yönetimlerin çok sık başvurduğu bir uygulamaydı .Hak ve hukuk duygusunun zayıfladığı, keyfiyetin ve zorbalığın arttığı son dönemlerinde aynı uygulama Osmanlı Devleti’nde de yaygınlık kazanmıştı. Herhangi bir kanuna dayanmadan keyfî bir emirle insanlar işlerinden alıkonularak, ücretsiz olarak zorla çalıştırılırlardı. Her ne kadar bu uygulama devletin resmî anlayışı olmasa da .yöneticilerin yönetme anlayışının bir parçası olmuştu.
Demokratik yönetimlerin egemen olduğu toplumlarda yasalarda yeri olmayan uygulamalar suç teşkil eder .Yöneticilerin yetki ve sorumlulukları yasalarla belirlenmiş olup bunun dışına çıkmaları demokratik toplum anlayışını zedeleyerek toplumda hak ve hukuk duygusuna olan inancı ortadan kaldırır ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyet yönetiminin ana ilkesi vatandaşların hak ve özgürlüklerine saygı gösteren bir anlayışı toplum yönetiminde egemen kılmaktı. Ancak bunu kısa sürede başarmak mümkün olmamıştır. Bazı yöneticiler, bir süre daha geçmişten kalan kötü yönetim alışkanlıklarının etkisiyle kanun dışı, insan onuruna yakışmayan keyfî davranışlarına devam etmiştir. Aşağıdaki anekdotta, bunlardan biriyle karşılaşan ATATÜRK’ün tepkisi yer almaktadır:
Cumhuriyet’in ilânından sonra idi. Karadeniz’de bir seyahate çıkmıştı. Kendisine eşlik edenler arasında bulunuyordum. Rize’ye geldik. Yolların düzgünlüğü dikkatini çekmişti. Valiye:
-Yollarınızı nasıl bu hâle getirebildiniz? diye sordu.
Vali de anlattı. Bu civar köylüleri jandarmalarla toplattırmış ve yol onarımında çalıştırmış.
ATA’nın kaşları çatıldı, oldukça sert bir dille:
-Vali bey, dedi, “Corve” nedir bilir misiniz? Öyle ise ben söyleyeyim: Angarya demektir. Ve şunu da bilmeniz lâzım ki, hiçbir vatandaşı kanunsuz olarak toplayamaz, onu çalışmaya zorlayamazsınız. Cumhuriyette angarya diye bir şey yoktur.
Muzaffer Kılıç
age.; s. 219-220.