Türk ulusu bin bir yokluk ve sıkıntılar içerisinde olmasına rağmen ayağındakini, bedenindekini ve boğazındakini vererek özgürlüğünün anıtı olan Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştırmıştır. Geçmişin ekonomik yıkımını en acı biçimde sırtında taşımakta olan halkın savaş sonrasında da devam eden yoksulluğunu yenmek için ATATÜRK çok çalışmıştır. Bulunabilen her kaynağın en verimli biçimde değerlendirilmesi için ekonomik kalkınma seferberliği başlatmıştır. Bir taraftan yeni ekonomik kaynaklar yaratılmasına diğer taraftan da savurganlığın önlenmesi ve tasarruf bilincinin yerleşmesine çaba harcamıştır. Buna özen gösterenleri de takdir etmiştir. Aşağıdaki anekdot, ATATÜRK’ün bu konudaki düşüncelerini yansıtan güzel bir örnektir:
Bir tarihte ATATÜRK Ege vapuru ile Mersin’e gitmiş. Dönüşte vapur Fethiye’de durmuş. Kasabada halk şenlik yaparken, gemilerden de havai fişekler atılıyormuş. Kendisine eşlik eden Zafer torpidosunda bulunan ATATÜRK, donanmanın şenliklerini seyrederken, kumandanlardan biri, Zafer torpidosu kumandanına bir torpil atmasını söylemiş.
Torpido kumandanı:
-Hay hay efendim, demiş, yalnız bir torpilin değeri elli bir liradır.
Bunun üzerine ATATÜRK:
-Vazgeçin torpil atmaktan, bu millet o kadar zengin değildir.
Ve torpido kumandanına dönerek:
-Sizi kutlarım, diye iltifatta bulunmuş.
Erendil; s. 143.