Kendine ve halka yabancı, gerçeklerden uzak insanların, yaşadığı topluma hizmetleri çoğu zaman yararsız olur. Hatta bu nitelikteki insanların, devlet adına hizmet yapmaları durumunda halkta, yöneticilerin şahsında devlete olan güvenin sarsılması gibi çok olumsuz bir anlayışın doğmasına da neden olabilir. Böyle bir durum yönetenleri halkın gücünden yoksun bırakacağından ülkenin geri kalmasına neden olur. Devleti güçlü yapan halkın desteğidir. ATATÜRK’ün gücü de buradan gelmektedir.
Devletin varlık nedeninin halk olduğu gerçeğini iyi bilen ATATÜRK; vatandaşlardan gelen tepkilere duygusal yaklaşmazdı. Kendisini daima tepki gösteren kişilerin yerine koyarak olayın gerisinde yatan nedenleri araştırır ve kararını ondan sonra verirdi. Devlet yönetiminde görev alanların da kendilerini mutlaka vatandaşın yerine koymalarını, kendilerine nasıl hizmet verilmesini istiyorlarsa kendilerinin de vatandaşa aynı anlayışla hizmet vermelerini isterdi. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün halka hizmet edenlerin nasıl bir anlayışa sahip olmaları gerektiği yönündeki düşüncelerini yansıtması açısından önemlidir:
ATATÜRK’e hakaretten sanık bir köylü hakkında kovuşturma yapılıyordu. Durumu ATA’ya arz ettiler:
-Mahkemeye veriyoruz, dediler, size küfür etmiş.
ATATÜRK sordu:
-Ben ne yapmışım ona?
Soruşturma evrakını inceleyenler açıkladılar:
-Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.
ATATÜRK’e bunu söyleyen bir bakandır. ATA sormuş:
-Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?
-Hayır…
-Ben Trablus’ta iken içmiştim. Pek berbat şey. Köylü bana az küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğinize, ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız.
Bu fıkrayı Şükrü Kaya’dan Hikmet Feridun Es nakletmiştir.
Hilmi Yücebaş; Atatürk’ün Nükteleri-Fıkraları-Hatıraları, İstanbul, 1983, s. 87-88.