XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti uluslararası ilişkilerde sözü geçmeyen ve temsilcileri dikkate alınmayan bir ülke konumuna düşmüştü. Avrupalı büyük devletlerin İstanbul’daki elçileri bile, devletin iç işlerine karışma, padişahları yönlendirme ve tehdit etmeye varan davranışlar göstermekten çekinmemekteydi. Bu durum devlet adamlarında ve aydınlarda kompleks, teslimiyetçilik ve “Biz adam olmayız.” anlayışını doğurmuştu. Bu ortamda birçokları için ulusal onur ve bağımsızlık gibi kutsal kavramlar anlamını yitirmişti.
ATATÜRK döneminde, Türkiye Cumhuriyeti izlediği gerçekçi, barışçı ve onurlu politika ile uluslar arası ilişkilerde ve protokolde saygın bir yer kazanmıştır. Bu dönemde geçmişin aksine dış politikada eşitliğe, bağımsızlığa ve ulusal onura saygı anlayışı egemen olmuştur. Bu anlayışın oluşumunda ve yerleşmesinde en büyük onur şüphesiz ATATÜRK’ündür. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün bu yöndeki yaklaşımını yansıtan güzel bir örnektir:
ATATÜRK Türklük onuruna son derece önem verirdi. Yabancı ülkeler ve uluslar arası konferanslara giden arkadaşlarına:
-Sesiniz benim sesimdir. Unutmayınız, derdi. İnönü İtalya’ya resmî bir gezi yapacaktı. O zamanlar İtalya Başbakanı Mussolini idi. İnönü İtalya’ya gideceği zaman ATATÜRK şunları söyledi:
Sen Türkiye’nin başbakanısın. Mussolini de resmen İtalya’nın başbakanıdır. Arada hiçbir fark tanımayacaksın!
Türk heyeti yoldaydı. Fakat Mussollini’nin istasyona gelmeyeceği öğrenilmişti. İnönü Roma’da yerleştikten sonra karşılıklı ziyaretlerin yapılacağı bildiriliyordu. Bunun üzerine Türk heyeti, eğer program değiştirilmezse yarı yoldan memlekete dönüleceği haberini İtalyan protokolcularına haber verdi. Trende bir telâştır gitti.
Heyet Roma’ya vardığı zaman İtalyan Başbakanı Mussolini istasyonda Türkiye Başbakanını bekliyordu.
F. Rıfkı Atay
Besleyici; s. 100-101.