Atatürk ve beraberindeki heyet-i temsiliye üyelerinin bazıları ve biz yaverler, 19 Aralık 1919’da Sivas’tan Kayseri’ye on dört kişi ile hareket ettik. Şoför Balıkesirli Mehmet’in kullandığı birinci arabaya Atatürk, Dr. Refik (Saydam), Cevat Abbas (Yaver), Ahmet Rüstem ve ben (yaver Muzaffer Kılıç) binmiştik. İkinci arabaya Rauf Bey (Orbay), Yüzbaşı Hüsrev (Gerede), Yarbay Kazım (Dirik), yaver Hayati vardı. Üçüncü arabaya, Recep Zühtü, Hoca Feyzullah Efendi, yaver Bedri ve Ali Çavuş binmişlerdi. Bir gün Kayseri’de kalındı. Atatürk şehir ileri gelenleriyle son durum hakkında bir görüşme yaptı. Ertesi gün Mucur’a oradan da Hacıbektaş’a geçildi. Atatürk bir an önce Ankara’ya gelmek istiyordu.
Hem kış gelip, yolların kapanmasından korkuyor, hem de Ankara’dan bütün yurda seslenmek daha kolay olur diye düşünüyorlardı. Oradan hemen Beynam köyüne geçtik. Fakat yollar iyice karla kapanmaya başlayınca geri dönerek geceyi Kaman’da geçirdik. Ertesi günü sabah yola tekrar koyulduk. Arabalar dolma lastik tekerlekli idi.
Saatte en fazla 30-40 km. sürat yapabiliyordu. Her taraf donmuştu. 27 Aralık 1919’da Gölbaşı’na geldiğimizde bizi Ali Fuat Paşa ve Ankara Vali vekili Yahya Galip ve maiyeti karşıladılar. Atatürk Ali Fuat Paşa ile uzun uzun kucaklaşıp öpüştüler. Daha sonra yalnız ikisi Atatürk’ün arabasına binerek Dikmen pınarına gelindi. Orada atlı seymenler ve etraftan gelen köylüler bizi karşılayıp, hoş geldiniz dediler. Sonra da Dikmen sırtlarından Ankara’ya yöneldik. Şimdiki Genelkurmay Başkanlığı binası önünde bizi atlı seymenler ve kalabalık bir halk topluluğu; davulla, zurnayla fevkalade coşkulu bir şekilde karşıladılar. Burada birçok da kurban kesildi. Daha sonra kendisi ve arkadaşlarına ayrılan Keçiören’deki Ziraat Okulu’na giderek odalarımıza yerleştik.
Muzaffer Kılıç’tan
Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar, Yurdakul Yurdakul