İstabul’un işgal günleri, başta General Harrington olmak üzere, bir kısım işgal kumandanları Pera Palas Salonu’nun bir köşesinde oturmaktadır. Masaları dolduran çoğu subay, bir sürü yabancı insan, onlardan olmayanları çıldırtacak kadar rahat ve küstah tavırlarıyla keyifli keyifli içmektedirler.
Pencerenin önündeki masalardan birinde, tek başına oturan bir adam vardır. Kaşları çatık; ama ince dudaklarında belli belirsiz bir gülüş ve çeşitli savaş alanlarının güneşinde, rüzgârında, karında yanmış, yakışıklı yüzünde hafiften bir alay vardır. Bazı masalarda, bu yanık yüzlü, altın başlı genç, adamı göz hapsine alanlar vardır. Kim olduğunu soruştururlar:
“Mustafa Kemal” denir. Onlar için Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nın en ünlü şahsiyetlerinden biridir. Yabancı dillerde Çanakkale Harpleri’nden bahseden ve daima Mustafa Kemal’in isminde düğümlenen kitaplar, yazılar, o zaman bile bir kitaplığı dolduracak kadardır. Onun kahramanlıkları ateşten çizgilerle belleklerinde yanmaktadır. Hem, bu olağanüstü komutanı yakından görmek hem de hükümetin kabul ettiği yenilgiyi nasıl karşıladığı öğrenmek merakı içindedirler.. Ama bu adama ne yapıp, nasıl yaklaşacakalarına bir türlü karar veremezler. Sonunda, içlerinden birinin aklına uyup tercüman aracılığıyla onu masalarına davet etmeye karar verir ve masalarına gelecek konuğu heyecanla beklemeye başlarlar. Hele en gençleri, iyice keyiflenerek:
“Hiçbir cephede yenilmemiş, ama gene de ‘yenik’ bir komutanı yakından görmek, belki biraz da sorgulamak gerçekten zevkli olacak…” der ve güler. Bir başkası,
“Onu çağırmakla iyi mi ediyoruz, bilmem..” diye mırıldanır. Yüksek rütbeli subaylardan emir almış olan Rum tercüman, çekinerek yaklaşır, Mustafa Kemal’e; önünde saygıyla eğilir ve:
“Generaller, ekselanslarından masalarını şereflendirmelerini rica ediyorlar. Sizinle tanışmaktan, size bir içki ikram etmekten şeref duyacaklarını söylüyorlar.” der.
Mustafa Kemal tercümanı kaşları çatık bir an süzer. Sonra hemen gülümser ve sakin, kendinden emin bir sesle karşılık verir:
“Generaller memleketimizde misafirdirler. Adet olan ev sahiplerinin konukları ağırlamasıdır. Generallere söyleyin, masamda kendilerine ikram etmekten şeref duyacağım.”
Anılarla Atatürk, İstanbul Görsel Yapım Prodüksiyon