İngilizler Anafartalar’ı çevirmek istedikleri zaman, bu oyunu bozmak için Kireçtepe’yi elde tutmak gerekiyordu. Hâlbuki bu tepeye giden tek yol donanma toplarının ateşi altındaydı. Durmadan otuz sekizlik gülleler yağıyor, değil
insan, kuş geçmesine bile fırsat vermiyordu. Tepeyi tutmak için Mustafa Kemal’den emir alan subay ve askerler tereddüt içerisindeydiler. Fırsat kolluyorlardı. Düşman ise bu fırsatı vermiyordu.
Mustafa Kemal siperlere koştu. Askerin arasına karıştı:
– Niçin geçmiyorsunuz? Diye sordu.
İçlerinden biri:
– Düşman ölüm saçıyor, geçilmez.
Mustafa Kemal hiç tereddüt göstermeden:
– Oradan böyle geçilir! Dedi ve ileri atıldı.
Komutanlarının ileri atılışını gören askerler hep birden, toz, duman, alev kasırgası içerisinde koştular ve tepeyi tuttular.
Falih Rıfkı Atay, Babanız Atatürk…, s. 38.
Afyonkarahisar’da doğdu, Ankara’da büyüdü. Yazmayı, yaratıcı olmayı, okumayı sever; bunlar için yaşar. Yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapar. Aklın ve vicdanın yolunda hukukun ve ilmin üstünlüğünü savunur, hayal kurmak yerine hedef seçmeyi düstur edinmiş yazmaya derdinden meyil etmiş fikri hür Atatürk gencidir.