Harp Akademisi’nde iken, Zeuve’den sonra en çok uğradığımız yer bir İngiliz lokantası idi. Sultan Hamid, üniformalı subayların umumî yerlerde alenen içki içmelerini bir irade ile yasaklamıştı. Bu yasak önemle takip ediliyordu. Aksine hareket edenler rütbeleri ne olursa olsun cezalandırılıyordu. Halbuki, gerek Mustafa Kemal ve gerekse ben hafta başları izinli çıktığımız zamanlarda bir kadeh bira, rakı veya viski içmeyi ihmal etmiyorduk. Tünelin Galata kapısından çıkıldıktan sonra köprü istikametine giderken soldaki köşede üç katlı bir bina vardı. Bu bina hâlâ mevcut olup altında şimdi bir de mezeci dükkânı bulunmaktadır. Burası vaktiyle îdâre-i Mahsusa (Denizyolları) Müdürlüğü yapmış olan Con Paşa adında aslen Ermeni olan bir zata aitti. Birinci kat çoğunlukla İngiliz malları satan bol çeşitli bir bakkaliye dükkanı, ikinci kat ise tam bir İngiliz lokantası idi. Öğle yemekleri verir, içki olarak da yalnız viski soda içilirdi. Lokantaya çoğunlukla İstanbul’da
bulunan İngiliz tebaası tüccar ve memurlar gelirdi. Tanınmış, bir yer olmadığı ve bakkal dükkanının içindeki merdivenlerden çıkıldığı için kimsenin dikkat nazarını çekmez, inzibatlar ise hiç uğramazdı. İzinli olduğumuz günler buraya da gelir bir İngiliz sodası ile halis Skoç viskisi içerdik. İzinli çıkarken Mustafa Kemal:
— Çok ayıp oldu, bu hafta Con Paşa’ya uğrıyalım.
Der, bunun mânasını anlamayan Arif Adana derhal sorardı:
— Kim bu Con Paşa, yoksa aranızda bir parola mı var?
Mustafa Kemal kahkahayı basar:
— Yok canım, Manastır’da tanıdığım bir arkadaşın babasıdır. Kendisini Fuat’le beraber ziyaret edeceğiz. Neden parola olsun?
Cevabım verirdi. Fakat, bir gün Tevfik Selânik, Con Paşa’nın kim olduğunu kendisine söylemiş, Arif Adana:
— Con Paşa’nm oğlunu ben de tanırım. Aman beraber gidelim.
Diyerek peşimize takılmıştı. Bir kaç defa o da bizimle gelmişti. Aynı yere bir defa da Kâzım Zeyrek (Karabekir) i götürmüştüm. Mustafa Kemal de, ben de viskiye burada başlamış, burada alışmıştık. Sonradan Türkiye’yi ziyaret eden İngiltere Kralı Edward, İstanbul’a geldiği zaman Gazi Paşa, protokol dışı olarak kendisini ve refakatinde bulunan Madam Simpson’u Florya Köşkü’ne yemeğe dâvet etmişti. Ziyafet masasında ben ve Ankara Büyükelçisi Sir Percy Loraine de vardı. Misafirlere viski ikram edildi. Gayet dostane ve samimî konuşmalar sırasında İngiltere Kralı:
— Zannedersem, Türkiye’de daha ziyade rakı içiliyor, benim için itiyadınızı bozmasaydınız. Ben de rakı içerdim.
Dedi. Mustafa Kemal, hafif bir tebessümle:
— Doğrudur, bizde daha çok rakı içilir. Fakat ben ve gerekse huzurunuzda bulunan yakın ve eski arkadaşım Ali Fuat Paşa, daha okul sıralarında iken muhtelif vesilelerle viski içmiş ve zamanla da buna alışmıştık. Cevabını verdi. Sonra bana döndü:
— Paşam, Con’un lokantasını hatırladın değil mi?
Bütün teferruatiyle hatırladığımı söyledim. Gazi, Krala Con’un lokantasını kısaca anlattı. Kral Edward Londra’ya döndükten sonra Gazi’ye ve bana en iyi cinsten ve kendi kavmdan kasalarla viski gönderdi. Viski şişelerinden iki tanesini bir hâtıra olarak son yıllara kadar saklamıştım.
Ali Fuat Cebesoy – Sınıf Arkadaşım Atatürk – syf: 50-52