Kurtuluş Savaşı süresince Yunan, İngiliz ve Fransız işgal kuvvetlerine karşı ölüm-kalım mücadelesi veren Türk halkının önderi ATATÜRK, yurduna ve ulusuna her türlü haksızlığı yapan bu uluslara karşı savaş sonrasına sarkan bir kin ve düşmanlık beslememiştir. Bu nedenledir ki Kurtuluş Savaşı’nı ulusal bağımsızlık ve toprak bütünlüğü için yürüten büyük önder, savaşın bitiminden sonra işgalci devletlerle yeni koşullar içinde tam bağımsız ve eşit bir ülke olarak iş birliği yapmaktan kaçınmamıştır.
ATATÜRK, dış ilişkilerde bağımsızlığa saygı ve eşitlik ilkesine dayanan bir devlet politikası izlemekle yetinmemiş aynı zamanda Türk halkının geçmişte kendisine düşmanlık etmiş olanlara karşı da kin ve nefret duygularıyla değil bilimde, sporda, sanatta ve uygarlık yarışında alacakları başarılarla karşılık vermesi için çalışmıştır. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün bu yöndeki düşüncesini yansıtan anlamlı örneklerden birisini oluşturmaktadır:
İstanbul’un işgali yıllarında bir Türk okulunu gezen Fransız generallerinden M.Bramon, bir kızımızın yaptığı el işini beğenmişti. Generalin bunu almak arzusu göstermesi üzerine, öğretmen el işinin sahibine yaptığını armağan etmesi teklifinde bulunmuş, fakat öğrenci buna son derece sinirlenerek:
-Hayır, bir çöp bile vermem, diyerek bu teklifi şiddetle reddetmişti.
Aradan yıllar geçtikten sonra aynı okula ATATÜRK gelmiş, aynı öğrenci bu kez, düşman generaline vermediği aynı el işini ATATÜRK’e armağan etmek üzere uzatmış ve heyecanla şöyle demişti:
-Büyük ATA’m, bu değersiz hediyenin kabulünü rica ediyorum. Bu işimi bir zamanlar hocam, memleketimin işgali zamanında, Fransız Generali Mösyö Bramon’a armağan olarak vermemi rica etmişti. Hâlbuki ben, bu arzuyu reddetmekle düşman ellerinde bir çöpümü bile görmek istemediğimi söylemiştim. Şu dakikada içimden gelen bir istek ve sevgiyle armağanımı kabul etmenizi rica ediyorum.
ATA’nın bu sözler üzerine kaşları çatılmış ve sert bir sesle şu yanıtı verdiği duyulmuştur:
-Kızım, Türkiye’ye kin yakışmaz!… Biz herkesle dostuz. Çektiklerimiz, başımızda bulunan saltanat devrinin büyük hatalarının neticesidir. Avrupalıların, Türk kızlarının eserlerini hayranlıkla seyretmeleriyle fikirlerini değiştirebilir miyiz? Sen onu o zaman verseydin, şimdi şanlı Türk kızlarını temsil eden bir eser Avrupa duvarlarını süslerdi.
Banoğlu; s. 342-343.